Limit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Limit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Limit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Limit (sınır) bir belirli bir miktarın üzerine çıkmama durumunu ifade eder. Limit kelimesi matematik, finans ve diğer alanlarda kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. I need to set a limit on my spending so I don’t go over budget. (Bütçemi aşmamak için harcama limiti koymalıyım.)
  2. There is a limit to what one person can accomplish in a day. (Bir kişinin bir günde yapabileceği şeylerin bir sınırı vardır.)
  3. The restaurant has a limit on the number of customers it can serve at once. (Restoran, aynı anda hizmet verebileceği müşteri sayısında sınırı vardır.)
  4. The doctor told him to limit his intake of sugar and salt. (Doktor, şeker ve tuz alımını sınırlamasını söyledi.)
  5. There’s a limit to how much you can ask of someone before it becomes unreasonable. (Birinin ne kadarını isteyebileceğinizin bir sınırı vardır; aksi takdirde mantıksız hale gelir.)
  6. The speed limit on this road is 50 km/h. (Bu yoldaki hız sınırı 50 km/saattir.)
  7. He had to limit his alcohol consumption after developing liver problems. (Karaciğer sorunları geliştikten sonra alkol tüketimini sınırlandırmak zorunda kaldı.)
  8. The company has set a limit on the amount of overtime that employees can work. (Şirket, çalışanların yapabileceği fazla mesai süresine bir sınır koymuştur.)
  9. We need to limit our use of plastic to reduce waste. (Atığı azaltmak için plastik kullanımımızı sınırlamamız gerekiyor.)
  10. The hotel has a limit on the number of pets that guests can bring with them. (Otel, misafirlerin yanlarında getirebilecekleri evcil hayvan sayısında bir sınırı vardır.)
  11. The government is considering imposing a limit on greenhouse gas emissions. (Hükümet, sera gazı emisyonlarında bir sınır koymayı düşünüyor.)
  12. The teacher set a limit on the length of the essay. (Öğretmen, deneme uzunluğuna bir sınır koydu.)
  13. There’s a limit to how much I can take. (Benim dayanabileceğim kadar bir sınır var.)
  14. The credit card has a limit on how much you can spend in a month. (Kredi kartının aylık harcama limiti vardır.)
  15. He reached the limit of his patience and finally snapped. (Sabrının sınırına geldi ve sonunda patladı.)
  16. The gym has a limit on the number of people allowed in the weight room at once. (Spor salonunda, ağırlık çalışma odasına aynı anda girebilecek kişi sayısında bir sınır vardır
  1. The airline has a limit on the amount of luggage you can bring on the plane. (Havayolu şirketi, uçağa getirebileceğiniz bagaj miktarına bir sınır koymuştur.)
  2. There’s a limit to how much information you can absorb in one sitting. (Bir oturuşta ne kadar bilgi alabileceğinizin bir sınırı vardır.)
  3. The city has set a limit on the noise level that construction sites can generate. (Şehir, inşaat sitelerinin üretebileceği gürültü seviyesine bir sınır koymuştur.)
  4. The doctor advised her to limit her caffeine intake to one cup of coffee a day. (Doktor, günlük kafein alımını bir fincan kahveye sınırlandırmasını önerdi.)

Limit kelimesinin kullanıldığı kalıplar

  1. Set a limit (sınır koymak)
  2. Reach the limit (sınırına gelmek)
  3. Push the limits (sınırları zorlamak)
  4. Within limits (sınırlar dahilinde)
  5. Limiting factor (sınırlayıcı faktör)
  6. Limitation (kısıtlama)
  7. Limitless (sınırsız)
  8. Limit order (limit emri)
  9. Upper limit (üst sınır)
  10. Lower limit (alt sınır)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.