Liege İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Liege İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Liege

Liege, Türkçe’de “bağlılık” veya “sadakat” anlamına gelir.

1. My dog shows unwavering liege to me. (Köpeğim bana karşı sarsılmaz bir sadakat gösteriyor.)
2. He pledged his liege to his country. (O, ülkesine bağlılığını yemin etti.)
3. The knight swore his liege to the king. (Şövalye, krala olan sadakatini yemin etti.)
4. She questioned the liege of her subordinate. (O, astının sadakatini sorguladı.)
5. The liege of the employee towards the company was admirable. (Çalışanın şirkete olan sadakati hayranlık uyandırdı.)
6. The soldier’s liege to his commanding officer was unquestionable. (Askerin komutanına olan bağlılığı şüphesizdi.)
7. The oath of liege was the most important pledge for a knight. (Sadakat yemini şövalye için en önemli yemindi.)
8. The lord demanded liege from his vassals. (Lord, vassallarından sadakat bekliyordu.)
9. The king expected liege from his subjects. (Kral, vatandaşlarından bağlılık bekliyordu.)
10. The sports team showed liege to their coach. (Spor takımı, antrenörlerine bağlılıklarını gösterdiler.)
11. The CEO’s liege to the company was remarkable. (CEO’nun şirkete olan bağlılığı dikkat çekiciydi.)
12. The teacher demanded liege from her students. (Öğretmen, öğrencilerinden sadakat bekliyordu.)
13. The liege of the police officer to the law was commendable. (Polis memurunun yasaya olan bağlılığı takdire şayandı.)
14. The employee’s liege to the company was rewarded with a promotion. (Çalışanın şirkete olan bağlılığı terfi ile ödüllendirildi.)
15. The liege of the doctor to their patients was a fundamental value. (Doktorun hastalarına olan bağlılığı temel bir değerdi.)
16. The customer’s liege to the brand was the reason for their loyalty. (Müşterinin markaya olan bağlılığı sadakatlerinin nedeniydi.)
17. The liege of the artist to their craft was evident in their work. (Sanatçının mesleğine olan bağlılığı işlerinde açıkça belli oluyordu.)
18. The liege of the athlete to their sport was reflected in their dedication. (Sporcu, sporuna olan bağlılığı, özverili çalışmalarında yansıtıyordu.)
19. The liege of the musician to their instrument was apparent in their passion. (Müzisyenin çalgısına olan bağlılığı tutkusunda kendini belli ediyordu.)
20. The liege of the writer to their craft was evident in their commitment to storytelling. (Yazarın mesleğine olan bağlılığı, hikaye anlatımına olan

tutkusuyla kendini belli ediyordu.)