Lie İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Lie İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Yalan söylemek, yanıltmak.
Örnek Cümleler:
- She lied to her parents about her whereabouts last night. (Dün geceki yerini ebeveynlerine yalan söyledi.)
- I can’t believe he lied to me about something so trivial. (O, bu kadar önemsiz bir şey hakkında bana yalan söylediği için inanamıyorum.)
- The politician was caught lying about his qualifications. (Politikacı nitelikleri hakkında yalan söylediği yakalandı.)
- Don’t lie to me, I can tell when you’re not telling the truth. (Bana yalan söyleme, doğruyu söylemediğinde anlayabilirim.)
- She lied through her teeth about her involvement in the scandal. (Skandala karışma konusunda dişlerini sıktı ve yalan söyledi.)
- He was accused of lying under oath during the trial. (Davada yemin altında yalan söylemekle suçlandı.)
- The child lied to his teacher about finishing his homework. (Çocuk ödevini bitirdiği hakkında öğretmenine yalan söyledi.)
- You can’t build a relationship on lies. (Yalanlar üzerine bir ilişki kuramazsın.)
- He told a little white lie to get out of trouble. (Sorundan kurtulmak için küçük bir beyaz yalan söyledi.)
- It’s not good to lie to yourself about your feelings. (Duygularınız hakkında kendinize yalan söylemek iyi değildir.)
- I can’t lie, I was impressed with his presentation. (Yalan söyleyemem, sunumundan etkilendim.)
- The company lied to customers about the quality of their products. (Şirket müşterilerine ürünlerinin kalitesi hakkında yalan söyledi.)
- I didn’t mean to lie, I just didn’t want to hurt her feelings. (Yalan söylemeyi kastetmedim, sadece onun duygularını incitmek istemedim.)
- If you lie down with dogs, you’ll get up with fleas. (Köpeklerle yatarsanız, pireyle kalkarsınız.)
- He lied to his boss about why he was late for work. (İşe geç kaldığı nedeni hakkında patronuna yalan söyledi.)
- She lied about her age to get into the club. (Kulübe girmek için yaşını yalanladı.)
- You can’t just lie your way through life. (Hayatınızın sadece yalanlarla geçmesine izin veremezsiniz.)
- The witness was caught lying on the stand. (Tanık, kürsüde yalan söylediği yakalandı.)
- The company’s advertisement was found to be full of lies. (Şirketin reklamı yalan doluydu.)
- He had to come clean and admit that he had been lying all along. (Doğruyu söylemek ve her zaman yalan söyled
ığına itiraf etmek zorunda kaldı.)
Türkçe Karşılıkları:
- yalan söylemek
- inanmak, güvenmek
- yalan söylemek
- yalan söylemek
- yalan söylemek
- yalan söylemek
- yalan söylemek
- yalan
- beyaz yalan
- kendinizi kandırmak
- etkilenmek
- yalan söylemek
- yalan söylemek
- kötü arkadaşlarla takılmak
- yalan söylemek
- yalan söylemek
- yalan söylemek
- yalan söylemek
- yalan dolu olmak
- yalan söylemek, doğruyu söylemek
Hemen Yorum Yaz