Lenient İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lenient İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lenient Nedir?

Lenient, genellikle birinin veya bir şeyin yaptığı hataları veya kuralları çok sıkı bir şekilde uygulamamak anlamında kullanılan bir sıfattır. Türkçede “hoşgörülü” veya “ılımlı” olarak çevrilebilir.

Örnek Cümleler:

1. She is a lenient teacher and always gives her students a second chance. (O, hoşgörülü bir öğretmen ve her zaman öğrencilerine ikinci bir şans verir.)
2. The company has a lenient dress code policy. (Şirketin hoşgörülü bir kıyafet kodu politikası var.)
3. The judge was lenient with the defendant and gave him a reduced sentence. (Hakim, sanıkla ilgili hoşgörülüydü ve ona indirilmiş bir ceza verdi.)
4. The mother was lenient with her child and allowed him to stay up late. (Anne, çocuğuyla ilgili hoşgörülüydü ve ona geç yatmasına izin verdi.)
5. The teacher’s lenient grading policy allowed the students to pass the exam easily. (Öğretmenin hoşgörülü notlama politikası, öğrencilerin sınavı kolayca geçmelerine izin verdi.)
6. The boss was lenient with his employees and gave them a day off. (Patron, çalışanlarıyla ilgili hoşgörülüydü ve onlara bir gün izin verdi.)
7. The company has a lenient policy regarding employee lateness. (Şirket, çalışanların gecikmeleriyle ilgili hoşgörülü bir politikaya sahiptir.)
8. The lenient traffic laws in this country are causing more accidents. (Bu ülkedeki hoşgörülü trafik kuralları daha fazla kaza yapmaya neden oluyor.)
9. The mother was lenient with her son’s curfew and allowed him to come home later. (Anne, oğlunun çıkış saatine ilişkin hoşgörülüydü ve ona daha geç eve gelmesine izin verdi.)
10. The school has a lenient policy on late homework assignments. (Okul, geç teslim edilen ödevlere ilişkin hoşgörülü bir politikaya sahiptir.)
11. The coach was lenient with the team and gave them a break from practice. (Antrenör, takımla ilgili hoşgörülüydü ve onlara antrenmandan ara verdi.)
12. The lenient security measures at the airport are a cause for concern. (Havalimanındaki hoşgörülü güvenlik önlemleri endişe vericidir.)
13. The teacher’s lenient attendance policy allows students to miss a few classes without penalty. (Öğretmenin devamsızlık politikası, öğrencilerin birkaç dersi cezasız kaçırmalarına izin verir.)
14. The lenient dress code at the restaurant allows customers to dress casually. (Restorandaki hoşgör

15. The lenient parole policies in this state have been criticized for being too lenient. (Bu eyaletteki hoşgörülü şartlı tahliye politikaları çok hoşgörülü oldukları için eleştirilmiştir.)
16. The company has a lenient policy on employee tardiness. (Şirket, çalışanların geç kalması konusunda hoşgörülü bir politika benimsemiştir.)
17. The lenient rules at the summer camp allowed the children to have more freedom. (Yaz kampındaki hoşgörülü kurallar, çocukların daha fazla özgürlüğe sahip olmasına izin verdi.)
18. The teacher was lenient with the deadline for the project and allowed the students to turn it in late. (Öğretmen, proje için son teslim tarihine ilişkin hoşgörülüydü ve öğrencilere geç teslim etmelerine izin verdi.)
19. The lenient sentencing for white-collar crimes has been a topic of debate in recent years. (Beyaz yaka suçları için hoşgörülü ceza verme, son yıllarda tartışma konusu oldu.)
20. The company has a lenient policy on personal phone calls during work hours. (Şirket, iş saatleri içinde kişisel telefon görüşmelerine ilişkin hoşgörülü bir politika benimsemiştir.)