Layabout İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Layabout İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Layabout Nedir?


Layabout, Türkçe karşılığı “tembel” olan bir İngilizce kelime olarak kullanılır. Bir kişinin iş yapmak yerine boşta durması, tembelce davranması anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. I can’t believe my brother is such a layabout. (Kardeşimin ne kadar tembel olduğuna inanamıyorum.)
  2. My roommate is always lounging around the house. He’s such a layabout. (Oda arkadaşım evde sürekli takılıyor. O kadar tembel.)
  3. She accused me of being a layabout because I didn’t want to do the dishes. (Bulaşık yıkamak istemediğim için bana tembel olduğumu söyledi.)
  4. If you’re a layabout, you won’t get far in life. (Eğer tembelsen, hayatta uzun süreli başarı elde edemezsin.)
  5. He was always skipping class and being a layabout, so he failed his exams. (Dersleri sürekli kaçırıp tembelce davranan biri olduğu için sınavlarını geçemedi.)
  6. My boss called me a layabout because I finished my work early and had nothing to do. (Patronum işimi erken bitirdiğim için tembel olduğumu söyledi.)
  7. Don’t be a layabout, get up and do something productive! (Tembel olma, kalk ve yapıcı bir şeyler yap!)
  8. I used to be a layabout, but now I have a job and responsibilities. (Eskiden tembel biriydim ama şimdi işim ve sorumluluklarım var.)
  9. Being a layabout all day makes me feel guilty and unproductive. (Tüm gün tembelce takılmak beni suçlu ve yapıcı olmayan biri gibi hissettiriyor.)
  10. My friend is such a layabout that he never even leaves the house. (Arkadaşım o kadar tembel ki eve bile çıkmaz.)
  11. She’s a layabout when it comes to exercise, but she still manages to stay in shape. (Egzersiz konusunda tembel davranır ama yine de formda kalmayı başarır.)
  12. I can’t stand being around layabouts who never do anything. (Hiçbir şey yapmayan tembel insanlarla bir arada olamıyorum.)
  13. He’s a layabout who expects everything to be handed to him on a silver platter. (Her şeyin kendisine sunulmasını bekleyen tembel biri.)
  14. Being a layabout won’t get you anywhere in life. You need to work hard to achieve your goals. (Hayatta herhangi bir yere gelmek için tembel olmak yeterli değil. Hedeflerinize ulaşmak için çalışmanız gerekiyor.)
  15. I used to think being a layabout was fun, but now I realize how much I was missing out on. (Eskiden tembel olmanın eğlenceli olduğunu düşünürdüm ama şimdi ne kadar şey kaçırdığımı anladım.)
  16. He’s such a layabout that he doesn’t even bother to shower or change his clothes
  1. I don’t want to be a layabout for the rest of my life. I need to make something of myself. (Hayatımın geri kalanında tembel olmak istemiyorum. Kendim için bir şeyler yapmalıyım.)
  2. I can’t believe she’s still a layabout even though she’s been out of work for months. (Aylardır işsiz olmasına rağmen hala tembel olduğuna inanamıyorum.)
  3. He’s a layabout who spends all day playing video games and watching TV. (Tüm gün video oyunları oynayıp televizyon izleyen tembel biri.)
  4. Being a layabout is easy, but it won’t lead to a fulfilling life. (Tembel olmak kolaydır, ama tatmin edici bir hayat sağlamaz.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.