Laundry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Laundry Nedir?
Laundry, İngilizce’de çamaşırhane, çamaşır yıkama işlemi anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- I need to do my laundry today. (Bugün çamaşırlarımı yıkamam gerekiyor.)
- She left her laundry in the dryer overnight. (O, çamaşırlarını gece boyunca kurutucuda bıraktı.)
- The laundry detergent is running low. (Çamaşır deterjanı azalmaya başladı.)
- I always separate my laundry by color. (Ben her zaman çamaşırlarımı renklerine göre ayırırım.)
- The laundry room is located in the basement. (Çamaşırhane bodrum katta bulunuyor.)
- I forgot to add fabric softener to the laundry. (Çamaşıra yumuşatıcı katmayı unuttum.)
- He’s folding his laundry neatly. (O, çamaşırlarını düzenli bir şekilde katlıyor.)
- The laundry machine is out of order. (Çamaşır makinesi bozuk.)
- The laundry service at the hotel is quite expensive. (Otelin çamaşırhane hizmeti oldukça pahalı.)
- I hang my laundry out to dry in the sun. (Çamaşırlarımı güneşte kurutmak için asarım.)
- She accidentally spilled laundry detergent on the floor. (O, yanlışlıkla çamaşır deterjanını yerlere döktü.)
- The laundry basket is overflowing with clothes. (Çamaşır sepeti, giysilerle dolup taşıyor.)
- He’s running late because he had to do his laundry. (O, çamaşırlarını yıkamak zorunda kaldığı için geç kalıyor.)
- She uses a natural laundry detergent to avoid harsh chemicals. (O, sert kimyasallardan kaçınmak için doğal bir çamaşır deterjanı kullanıyor.)
- I’m folding my laundry while watching TV. (Ben TV izlerken çamaşırlarımı katlıyorum.)
- The laundry room is equipped with multiple washers and dryers. (Çamaşırhane, birden fazla çamaşır makinesi ve kurutucu ile donatılmıştır.)
- She forgot to take her laundry out of the washer and it smells moldy. (O, çamaşır makinesinden çamaşırlarını çıkarmayı unuttu ve küflü kokuyor.)
- The laundry mat is closed on Sundays. (Çamaşırhane pazar günleri kapalı.)
- He always uses cold water to wash his laundry. (O, çamaşırlarını yıkamak için her zaman soğuk su kullanır.)
- She hung her laundry outside during a rainstorm and now it’s all wet. (O, yağmur fırtınası sırasında çamaşırlarını dışarıya astı ve şimdi hepsi ıslak.)
- He accidentally shrunk his favorite shirt in the laundry. (O, çamaşırda en sevdiği gömleğini yanlışlıkla küçülttü.)
- She uses a laundry bag to protect delicate items. (O, hassas eşyalarını korumak için bir çamaşır torbası kullanır.)
- The laundry room is shared by all the residents of the building. (Çamaşırhane, binanın tüm sakinleri tarafından ortak kullanılır.)
- I need to buy more laundry detergent soon. (Yakında daha fazla çamaşır deterjanı satın almam gerekiyor.)
- She forgot to set the timer on the dryer and her laundry is still wet. (O, kurutucuda zamanlayıcıyı ayarlamayı unuttu ve çamaşırları hala ıslak.)
- The laundry is piling up and I need to do a load. (Çamaşırlar birikiyor ve bir yük yıkamam gerekiyor.)
- She’s using a stain remover to get rid of a tough stain on her laundry. (O, çamaşırlarındaki zorlu bir lekeyi çıkarmak için bir leke çıkarıcı kullanıyor.)
- The laundry room is located next to the gym. (Çamaşırhane spor salonunun yanında bulunuyor.)
- I prefer to air dry my laundry to save energy. (Enerji tasarrufu yapmak için çamaşırlarımı havada kurutmak tercih ederim.)
- She’s folding her laundry as she listens to music. (O, müzik dinlerken çamaşırlarını katlıyor.)
Hemen Yorum Yaz