Largish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Largish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Largish

Largish, “biraz büyük” veya “oldukça büyük” anlamlarına gelen bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

  1. The largish dog ran down the street. (Biraz büyük köpek sokaktan koştu.)
  2. She wore a largish hat that covered most of her face. (Yüzünün büyük kısmını kaplayan biraz büyük bir şapka giyiyordu.)
  3. The hotel room was largish and had a great view. (Otel odası biraz büyük ve harika bir manzarası vardı.)
  4. The largish fish was hard to catch. (Biraz büyük balık yakalamak zordu.)
  5. The largish tree provided shade on a hot day. (Biraz büyük ağaç sıcak bir günde gölge sağladı.)
  6. The largish crowd made it difficult to move. (Biraz büyük kalabalık hareket etmeyi zorlaştırdı.)
  7. The largish book was too heavy to carry. (Biraz büyük kitap taşımak için çok ağırdı.)
  8. The largish painting hung on the wall. (Duvara asılmış biraz büyük tablo vardı.)
  9. The largish price tag made me hesitate. (Biraz büyük fiyat etiketi beni tereddüt ettirdi.)
  10. The largish sofa took up most of the room. (Biraz büyük koltuk odayı neredeyse tamamen kapladı.)
  11. The largish airplane flew overhead. (Biraz büyük uçak başımızın üstünden uçtu.)
  12. The largish pizza was enough to feed the whole family. (Biraz büyük pizza bütün aileyi doyuracak kadar büyüktü.)
  13. The largish car barely fit in the garage. (Biraz büyük araba garaja neredeyse sığmadı.)
  14. The largish building dominated the skyline. (Biraz büyük bina silueti kapladı.)
  15. The largish room was perfect for hosting a party. (Biraz büyük oda parti vermek için mükemmeldi.)
  16. The largish waves made it difficult to swim. (Biraz büyük dalgalar yüzmeyi zorlaştırdı.)
  17. The largish bridge spanned the river. (Biraz büyük köprü nehrin üzerine kurulmuştu.)
  18. The largish screen made it easy to see the movie. (Biraz büyük ekran filmi izlemeyi kolaylaştırdı.)
  19. The largish box was heavy and hard to lift. (Biraz büyük kutu ağırdı ve kaldırmak zordu.)
  20. The largish house had plenty of room for a big family. (Biraz büyük ev büyük bir aile için bolca alan sağladı.)
  1. The largish sculpture towered over the park. (Biraz büyük heykel parkın üzerinde yükseldi.)
  2. The largish diamond sparkled in the sunlight. (Biraz büyük elmas güneş ışığında parıldadı.)
  3. The largish boat sailed smoothly across the lake. (Biraz büyük tekne gölde pürüzsüz bir şekilde ilerledi.)
  4. The largish bouquet of flowers filled the room with a sweet fragrance. (Biraz büyük çiçek demeti odayı tatlı bir kokuyla doldurdu.)
  5. The largish suitcase was too big to fit in the overhead bin. (Biraz büyük bavul üst rafa sığmayacak kadar büyüktü.)
  6. The largish restaurant had a diverse menu. (Biraz büyük restoran çeşitli bir menüye sahipti.)
  7. The largish stadium could hold thousands of fans. (Biraz büyük stadyum binlerce taraftarı alabilirdi.)
  8. The largish backpack was filled with camping gear. (Biraz büyük sırt çantası kamp malzemeleriyle doluydu.)
  9. The largish warehouse stored a vast amount of products. (Biraz büyük depo çok sayıda ürünü sakladı.)
  10. The largish coat kept her warm in the winter. (Biraz büyük palto kışın onu sıcak tuttu.)

(Türkçe karşılıklar koyulmuştur.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.