Jut İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jut İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jut

  • Türkçe anlamı: aniden hareket etmek, birdenbire sıçramak
  • Ayrıca: süratle hareket etmek veya ileri atılmak
  1. The cat jutted out from under the bed. (Kedi aniden yatağın altından fırladı.)
  2. The athlete jutted forward and took the lead. (Sporcu ileri atıldı ve liderliği aldı.)
  3. The car jutted out into the road without warning. (Araba uyarı olmadan yola çıktı.)
  4. The ship jutted out into the bay. (Gemi körfeze doğru ilerledi.)
  5. The dog jutted out and barked at the mailman. (Köpek ileri atlayarak postacıya havladı.)
  6. The boy jutted forward to catch the ball. (Çocuk topu yakalamak için öne atıldı.)
  7. The lizard jutted out its tongue to catch the insect. (Kertenkele böceği yakalamak için diliyle öne atıldı.)
  8. The skier jutted down the mountain at top speed. (Kayakçı dağdan en yüksek hızda aşağıya doğru ilerledi.)
  9. The horse jutted forward and broke into a gallop. (At ileri doğru atıldı ve dörtnala koşmaya başladı.)
  10. The boy’s jaw jutted out in anger. (Çocuğun çenesi öfke ile ileri çıktı.)
  11. The tree jutted out over the river. (Ağaç nehir üzerinde ileri doğru uzandı.)
  12. The athlete’s muscles jutted out as he lifted the weights. (Sporcu ağırlıkları kaldırdığında kasları belirginleşti.)
  13. The snake jutted its head out of the hole. (Yılan kafasını delikten öne doğru çıkardı.)
  14. The bird jutted its beak out to catch the worm. (Kuş solucanı yakalamak için gagasını öne doğru uzattı.)
  15. The child’s tongue jutted out in concentration as he tried to solve the puzzle. (Çocuğun dilinin ucu, bulmacayı çözmeye çalışırken konsantrasyonuyla ileri doğru uzandı.)
  16. The rock jutted out of the ground like a giant’s tooth. (Kaya dev bir diş gibi yerden yukarı doğru fırladı.)
  17. The woman’s chin jutted out defiantly. (Kadının çenesi meydan okuyarak ileri doğru çıktı.)
  18. The boat jutted out into the open sea. (Tekne açık denize doğru ilerledi.)
  19. The boy’s ears jutted out from his head. (Çocuğun kulakları başından öne doğru çıkıyordu.)
  20. The building’s architecture had jutting corners and sharp angles. (Bina mimarisi çıkıntılı köşeler ve keskin açılar içeriyordu.)

Jut (devamı)

  • Türkçe anlamı: aniden hareket etmek, birdenbire sıçramak
  • Ayrıca: süratle hareket etmek veya ileri atılmak
  1. The flowerbed jutted out from the lawn. (Çiçek yatağı çimlerin arasından öne doğru fırladı.)
  2. The cliff jutted out into the ocean, creating a stunning view. (Uçurum denize doğru ilerleyerek muhteşem bir manzara oluşturdu.)
  3. The dancer jutted her hips forward in a provocative move. (Dansçı kalçalarını öne doğru atarak provokatif bir hareket yaptı.)
  4. The boy’s elbow jutted out and hit his sister accidentally. (Çocuğun dirseği öne doğru çıktı ve yanlışlıkla kız kardeşine çarptı.)
  5. The tower jutted up into the sky, reaching heights of over 100 feet. (Kule gökyüzüne doğru yükselerek 100 fitin üzerinde yüksekliklere ulaştı.)
  6. The jagged rocks jutted out of the ground, making it difficult to walk. (Keskin kayalar yerden öne doğru çıkarak yürümeyi zorlaştırıyordu.)
  7. The athlete’s knee jutted out painfully after a bad fall. (Sporcu kötü bir düşüşün ardından acı içinde dizini öne doğru çıkardı.)
  8. The ship’s bow jutted out of the water as it sailed into the harbor. (Geminin burnu limana doğru ilerlerken suyun üzerinde öne doğru çıktı.)
  9. The goose jutted out its neck to peck at the bread. (Kaz ekmeği gagalayarak almaya çalışmak için boynunu öne doğru uzattı.)
  10. The building had a jutting balcony, offering a great view of the city. (Bina, şehrin muhteşem manzarasını sunan öne çıkan bir balkona sahipti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.