
Judiciously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Judiciously İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Düşünceli, isabetli ve makul bir şekilde hareket etmek.
- He judiciously invested his money in a diverse range of stocks. (O, parasını çeşitli hisse senetlerine akıllıca yatırdı.)
- The lawyer judiciously presented his client’s case in court. (Avukat, müvekkilinin davasını mahkemede akıllıca sundu.)
- The doctor judiciously prescribed the right medication for the patient. (Doktor, hastaya doğru ilacı akıllıca reçete etti.)
- The teacher judiciously chose the right teaching method for each student. (Öğretmen, her öğrenci için doğru öğretim yöntemini akıllıca seçti.)
- She judiciously manages her time to balance her work and personal life. (O, işini ve kişisel hayatını dengelemek için zamanını akıllıca yönetiyor.)
- The company judiciously invested in research and development to stay ahead of the competition. (Şirket, rekabetin önünde kalmak için araştırma ve geliştirmeye akıllıca yatırım yaptı.)
- He judiciously weighed the pros and cons before making a decision. (O, karar vermeden önce avantajları ve dezavantajları akıllıca tarttı.)
- The athlete judiciously trained to avoid injury and improve performance. (Sporcu, sakatlanmaları önlemek ve performansını artırmak için akıllıca antrenman yaptı.)
- The chef judiciously selected the freshest ingredients for his dishes. (Şef, yemekleri için en taze malzemeleri akıllıca seçti.)
- The manager judiciously allocated resources to maximize efficiency. (Yönetici, verimliliği maksimize etmek için kaynakları akıllıca tahsis etti.)
- She judiciously managed her finances to avoid debt. (O, borçtan kaçınmak için finanslarını akıllıca yönetti.)
- The engineer judiciously designed the bridge to withstand heavy loads. (Mühendis, köprüyü ağır yükleri kaldıracak şekilde akıllıca tasarladı.)
- The artist judiciously chose the colors for his painting to create a specific mood. (Sanatçı, belirli bir ruh hali yaratmak için tablosuna renkleri akıllıca seçti.)
- The author judiciously crafted her words to convey the intended message. (Yazar, niyet edilen mesajı iletmek için kelimelerini akıllıca oluşturdu.)
- The city planner judiciously designed the roads to reduce traffic congestion. (Şehir plancısı, trafik sıkışıklığını azaltmak için yolları akıllıca tasarladı.)
- The manager judiciously addressed the conflict between employees to find a solution. (Yönetici, çalışanlar arasındaki çatış
ı çözüme kavuşturmak için akıllıca hareket etti.)
17. The investor judiciously analyzed the market trends before investing in a new business. (Yatırımcı, yeni bir işe yatırım yapmadan önce piyasa trendlerini akıllıca analiz etti.)
- The journalist judiciously verified her sources before publishing the news. (Gazeteci, haberleri yayınlamadan önce kaynaklarını akıllıca doğruladı.)
- The parent judiciously set boundaries for their child to maintain discipline. (Ebeveyn, disiplini korumak için çocuğu için sınırlar akıllıca belirledi.)
- The scientist judiciously designed the experiment to ensure accurate results. (Bilim insanı, doğru sonuçları sağlamak için deneyi akıllıca tasarladı.)
Hemen Yorum Yaz