Judgement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Judgement
Judgement, Türkçe karşılığıyla “yargılama, hüküm verme” anlamına gelir. İngilizce cümle içinde kullanım örnekleri aşağıdaki gibidir:
- The judge’s judgement was fair and impartial. (Yargıcın hükmü adil ve tarafsızdı.)
- You shouldn’t make a judgement before hearing both sides of the story. (Hikayenin her iki tarafını da dinlemeden bir yargıya varmamalısın.)
- I don’t want to pass judgement on something I don’t fully understand. (Tam olarak anlamadığım bir şey hakkında hüküm vermek istemiyorum.)
- His harsh judgement caused a lot of people to feel resentful towards him. (Sert yargısı birçok insanın ona karşı kinli hissetmesine neden oldu.)
- The court’s judgement was based on the evidence presented during the trial. (Mahkemenin kararı, davranış sırasında sunulan delillere dayanıyordu.)
- It’s not our place to pass judgement on someone else’s life choices. (Başka birinin hayat seçimleri hakkında yargılamak bize düşmez.)
- I trust my own judgement when it comes to matters that concern me. (Beni ilgilendiren konularda kendi kararlarıma güvenirim.)
- She made a snap judgement about him based on his appearance. (Görünümüne dayanarak hızlı bir şekilde onun hakkında yargıda bulundu.)
- The jury’s judgement was unanimous in finding the defendant guilty. (Jüri, sanığın suçlu olduğuna ilişkin kararlarında oybirliği sağladı.)
- I don’t think it’s fair to pass judgement on someone without giving them a chance to defend themselves. (Kendilerini savunma şansı vermeden birine hüküm vermek adil değil diye düşünüyorum.)
- It’s important to keep an open mind when making judgements about others. (Başkaları hakkında yargılama yaparken açık fikirli olmak önemlidir.)
- I’m not comfortable with someone else making judgements about my life. (Başkasının hayatım hakkında yargılaması beni rahatsız ediyor.)
- The teacher’s judgement of her students was based on their test scores. (Öğretmenin öğrencileri hakkındaki yargısı, sınav notlarına dayanıyordu.)
- I don’t think it’s fair to judge someone based on their past mistakes. (Birinin geçmiş hatalarına dayanarak onu yargılamanın adil olmadığını düşünüyorum.)
- We can’t let our personal biases cloud our judgement in this matter. (Bu konuda kişisel önyargılarımızın kararlarımızı etkilemesine izin veremeyiz.)
- The company’s judgement to invest in that project turned out to be a wise decision. (Şirketin o projeye yatırım yapma kararı iyi bir karar olduğu ortaya ç
k.)
17. She showed good judgement in leaving the party before things got out of hand. (Olaylar kontrolden çıkmadan partiden ayrılması iyi bir yargılamaydı.)
- It’s not fair to pass judgement on someone without understanding the context of their actions. (Birinin eylemlerinin bağlamını anlamadan ona hüküm vermek adil değildir.)
- The manager’s judgement to hire her was based on her qualifications and experience. (Yöneticinin onu işe almak için yaptığı yargı, nitelikleri ve deneyimine dayanıyordu.)
- We have to trust the judgement of the medical professionals when it comes to our health. (Sağlığımızla ilgili konularda tıbbi uzmanların yargılarına güvenmek zorundayız.)
Hemen Yorum Yaz