Judgement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Judgement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Judgement

Judgement, Türkçe karşılığıyla “yargılama, hüküm verme” anlamına gelir. İngilizce cümle içinde kullanım örnekleri aşağıdaki gibidir:

  1. The judge’s judgement was fair and impartial. (Yargıcın hükmü adil ve tarafsızdı.)
  2. You shouldn’t make a judgement before hearing both sides of the story. (Hikayenin her iki tarafını da dinlemeden bir yargıya varmamalısın.)
  3. I don’t want to pass judgement on something I don’t fully understand. (Tam olarak anlamadığım bir şey hakkında hüküm vermek istemiyorum.)
  4. His harsh judgement caused a lot of people to feel resentful towards him. (Sert yargısı birçok insanın ona karşı kinli hissetmesine neden oldu.)
  5. The court’s judgement was based on the evidence presented during the trial. (Mahkemenin kararı, davranış sırasında sunulan delillere dayanıyordu.)
  6. It’s not our place to pass judgement on someone else’s life choices. (Başka birinin hayat seçimleri hakkında yargılamak bize düşmez.)
  7. I trust my own judgement when it comes to matters that concern me. (Beni ilgilendiren konularda kendi kararlarıma güvenirim.)
  8. She made a snap judgement about him based on his appearance. (Görünümüne dayanarak hızlı bir şekilde onun hakkında yargıda bulundu.)
  9. The jury’s judgement was unanimous in finding the defendant guilty. (Jüri, sanığın suçlu olduğuna ilişkin kararlarında oybirliği sağladı.)
  10. I don’t think it’s fair to pass judgement on someone without giving them a chance to defend themselves. (Kendilerini savunma şansı vermeden birine hüküm vermek adil değil diye düşünüyorum.)
  11. It’s important to keep an open mind when making judgements about others. (Başkaları hakkında yargılama yaparken açık fikirli olmak önemlidir.)
  12. I’m not comfortable with someone else making judgements about my life. (Başkasının hayatım hakkında yargılaması beni rahatsız ediyor.)
  13. The teacher’s judgement of her students was based on their test scores. (Öğretmenin öğrencileri hakkındaki yargısı, sınav notlarına dayanıyordu.)
  14. I don’t think it’s fair to judge someone based on their past mistakes. (Birinin geçmiş hatalarına dayanarak onu yargılamanın adil olmadığını düşünüyorum.)
  15. We can’t let our personal biases cloud our judgement in this matter. (Bu konuda kişisel önyargılarımızın kararlarımızı etkilemesine izin veremeyiz.)
  16. The company’s judgement to invest in that project turned out to be a wise decision. (Şirketin o projeye yatırım yapma kararı iyi bir karar olduğu ortaya ç

k.)
17. She showed good judgement in leaving the party before things got out of hand. (Olaylar kontrolden çıkmadan partiden ayrılması iyi bir yargılamaydı.)

  1. It’s not fair to pass judgement on someone without understanding the context of their actions. (Birinin eylemlerinin bağlamını anlamadan ona hüküm vermek adil değildir.)
  2. The manager’s judgement to hire her was based on her qualifications and experience. (Yöneticinin onu işe almak için yaptığı yargı, nitelikleri ve deneyimine dayanıyordu.)
  3. We have to trust the judgement of the medical professionals when it comes to our health. (Sağlığımızla ilgili konularda tıbbi uzmanların yargılarına güvenmek zorundayız.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.