Jitter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jitter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jitter (Titreme) İle İlgili Örnek Cümleler:

1. I can feel a slight jitter in the steering wheel. (Direksiyonda hafif bir titreme hissedebiliyorum.)

2. The video call quality is poor due to network jitter. (Ağdaki titreme nedeniyle video görüşmesi kalitesi kötü.)

3. Her jittery movements showed how nervous she was. (Titrek hareketleri onun ne kadar sinirli olduğunu gösterdi.)

4. The caffeine caused me to have jitters. (Kafein bana titreme yaptı.)

5. The singer’s jittery voice ruined the performance. (Şarkıcının titrek sesi performansı mahvetti.)

6. The car’s engine had a noticeable jitter when starting up. (Arabanın motoru çalıştırıldığında belirgin bir titreme vardı.)

7. The athlete had the jitters before the big race. (Sporcu büyük yarıştan önce titreme hissetti.)

8. The earthquake caused the ground to jitter. (Deprem yerin titremesine neden oldu.)

9. The computer program had a lot of jitter in the output. (Bilgisayar programının çıktısında çok fazla titreme vardı.)

10. The jitter in the audio signal was making it difficult to understand. (Ses sinyalindeki titreme, anlamayı zorlaştırıyordu.)

11. The dancer’s jittery movements added to the performance. (Dansçının titrek hareketleri performansa katkıda bulundu.)

12. The rollercoaster caused my hands to jitter with excitement. (Lunaparktaki tren beni heyecanlandırarak elimi titretti.)

13. The jitter in the stock market made investors nervous. (Hisse senedi piyasasındaki titreme yatırımcıları endişelendirdi.)

14. The machine’s jitter was causing it to malfunction. (Makinanın titremesi onun arızalanmasına neden oluyordu.)

15. The fear caused her to experience a jittery feeling in her stomach. (Korku onun midesinde titreme hissi yaşamasına neden oldu.)

16. The DJ’s jittery transitions between songs ruined the party atmosphere. (DJ’nin şarkılar arasındaki titrek geçişleri parti atmosferini mahvetti.)

17. The jitter in the signal caused

the images on the TV to be distorted. (Sinyaldeki titreme televizyondaki görüntülerin bozulmasına neden oldu.)

18. The coffee caused me to have jitters and feel anxious. (Kahve bana titreme ve kaygı hissi verdi.)

19. The sudden loud noise caused a jitter in my heart rate. (Aniden çıkan yüksek ses kalp atış hızımda bir titreme yarattı.)

20. The boat’s engine had a jittery sound that worried the passengers. (Teknenin motorunda endişelendiren bir titrek ses vardı.)

Türkçe Karşılıklar:

  • Titreme
  • Ağdaki titreme nedeniyle video görüşmesi kalitesi kötü.
  • Sinirli olduğunu gösteren titrek hareketleri
  • Titreme yaptı.
  • Şarkıcının titrek sesi performansı mahvetti.
  • Arabanın motoru çalıştırıldığında belirgin bir titreme vardı.
  • Sporcu büyük yarıştan önce titreme hissetti.
  • Deprem yerin titremesine neden oldu.
  • Bilgisayar programının çıktısında çok fazla titreme vardı.
  • Ses sinyalindeki titreme, anlamayı zorlaştırıyordu.
  • Dansçının titrek hareketleri performansa katkıda bulundu.
  • Lunaparktaki tren beni heyecanlandırarak elimi titretti.
  • Hisse senedi piyasasındaki titreme yatırımcıları endişelendirdi.
  • Makinanın titremesi onun arızalanmasına neden oluyordu.
  • Korku onun midesinde titreme hissi yaşamasına neden oldu.
  • DJ’nin şarkılar arasındaki titrek geçişleri parti atmosferini mahvetti.
  • Sinyaldeki titreme televizyondaki görüntülerin bozulmasına neden oldu.
  • Kahve bana titreme ve kaygı hissi verdi.
  • Aniden çıkan yüksek ses kalp atış hızımda bir titreme yarattı.
  • Teknenin motorunda endişelendiren bir titrek ses vardı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.