Jagged İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jagged İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Jagged Nedir?

Jagged, keskin ve düzensiz kenarlara sahip anlamına gelen bir İngilizce kelimedir.

Örnek Cümleler:

1. The jagged rocks made it difficult to walk along the shore. (Keskin kayalar sahil boyunca yürümeyi zorlaştırdı.)

2. The jagged edge of the metal was sharp enough to cut through paper. (Metalin keskin kenarı kağıdın içinden geçecek kadar keskindi.)

3. The jagged lightning illuminated the night sky. (Keskin yıldırım gece gökyüzünü aydınlattı.)

4. The jagged teeth of the saw made it difficult to cut the wood smoothly. (Testerenin keskin dişleri ahşabı düzgün kesmeyi zorlaştırdı.)

5. The jagged wound required stitches to heal properly. (Keskin yara düzgün iyileşmesi için dikiş gerektirdi.)

6. The jagged mountain range was breathtakingly beautiful. (Keskin dağ silsilesi nefes kesici bir güzelliğe sahipti.)

7. The jagged pieces of glass were dangerous to handle. (Camın keskin parçaları tehlikeliydi.)

8. The jagged outline of the drawing gave it a rough, unfinished look. (Resmin keskin dış hatları ona pürüzlü, bitmemiş bir görünüm verdi.)

9. The jagged hole in the wall needed to be patched up. (Duvarın keskin deliği onarılması gerekiyordu.)

10. The jagged coastline was home to many marine creatures. (Keskin kıyı şeridi birçok deniz canlısına ev sahipliği yapıyordu.)

11. The jagged wound was still bleeding despite the bandage. (Keskin yara bandaja rağmen hala kanıyordu.)

12. The jagged horizon was visible through the window. (Keskin ufuk pencereden görülebiliyordu.)

13. The jagged rocks provided shelter from the wind. (Keskin kayalar rüzgardan korun

    malarını sağladı.)

14. The jagged metal had to be smoothed out before it could be used safely. (Keskin metal güvenli kullanılabilmek için düzleştirilmeliydi.)

15. The jagged path through the forest was treacherous. (Ormandaki keskin yol tehlikeliydi.)

16. The jagged edges of the broken vase were sharp enough to cut skin. (Kırık vazodaki keskin kenarlar cildi kesmeye yeterince keskindi.)

17. The jagged skyline of the city was visible from miles away. (Kentteki keskin silüetleri kilometrelerce uzaktan görülebiliyordu.)

18. The jagged rocks jutted out of the water like teeth. (Keskin kayalar dişler gibi sudan çıkıyordu.)

19. The jagged pieces of the broken mirror were scattered across the floor. (Kırık aynanın keskin parçaları yerlere saçılmıştı.)

20. The jagged metal had rusted over time. (Keskin metal zamanla paslanmıştı.)