İşyeri Örgütlenmesi

İşyeri Örgütlenmesi Nedir

İşyeri örgütlenmesi, örgütsel İlişkiler olarak da bilinir, işletmecilikte, işyerindeki insan davranışlarının özellikle verimlilik üzerindeki etkileri açısından incelenmesi. Klasik iktisatçılara göre bir üretim aracı olan işçiler, tıpkı hammaddeler ve mal­lar gibi arz ve talep yasasına bağlıydı. 1890′ larda ABD’li mühendis Frederick Winslow Taylor, bu anlayışı mantıksal uç noktası­na götürerek “bilimsel işletmecilik” adı­nı verdiği bir sistem geliştirdi. Taylor bir işi parçalarına bölerek ve her parçada çalışan işçinin bütün hareketlerinin süresini saptayarak iş analizleri yaptı. Bu araştırma­lara dayanarak hem her işçinin yapacağı işler, hem de bir bütün olarak fabrikanın örgütlenmesi konusundaki en uygun yakla­şımı belirledi. Ama bireyler temelindeki bu yaklaşım işçilerin toplu olarak daha verimli çalışmaya hangi yollarla özendirilebileceği sorusunu dikkate almıyordu.

1920’lerin sonlarında Elton Mayo, Illinois eyaletindeki Cicero’da Western Electric Company Inc.’e ait Havvthorne Fabrikala­rında verimlilik araştırması yaptı. Mayo, fabrikanın aydınlatılmasındaki optimum dü­zeyleri ve dinlenme süreleriyle ilgili en uygun zamanlamayı belirlemek için seçilmiş işçi gruplarıyla deneyler yürüttü. İçinde bulundukları ortamın değişmesinin işçiler üzerinde etki yaratmadığı ve sırf deney için seçilmiş olmanın verimliliği artırdığı (Havv­thorne etkisi) sonucuna vardı. Bu sonuç başka araştırmacılarca reddedilmekle birlik­te işyeri örgütlenmesi üzerine sistemli araş­tırmaların başlangıcını oluşturdu. Bundan böyle işçilerin ekonomik .olduğu kadar psikososyal uyaranlara da tepki gösterdikleri kabul edildi. Sanayi Devrimi çok sayıda işçinin, birbiri­ni tanımadan ve genellikle elverişsiz koşul­larda toplu biçimde çalıştırılmasına yol açtı. Sanayi şirketleri büyüdükçe işçileri denetim altında tutacak ve aralarında eşgüdümü sağlayacak bir müdürler ve ustabaşılar hiye­rarşisine gerek duyulmaya başladı. Sanayi devrimiyle birlikte çeşitli işletmecilik strate­jileri de geliştirildi. İşletmecilik konusundaki yaklaşımlar iki ana grupta toplanabilir. Birincisinin belirgin özelliği serbest piyasanın kurallarına bağlı­lıktır; firma yöneticileri çalıştırdıkları işçiler için işyeri dışında bir yükümlülük duymaz­lar, çünkü firmanın birincil amacı kârın en yüksek düzeye çıkarılmasıdır. İkinci tür işletmecilikteyse firmanın, hem işçilerine işyeri dışında, hem de topluma karşı sorum­luluk taşıdığı varsayılır.

Kültürel etmenler de işletmecilik yöntem­lerini etkiler. Pek çok ABD firmasının belirgin özelliği işletmecilik alanındaki ade- mimerkeziyetçiliktir; bu da nüfusun hare­ketliliğini ve ABD kültüründeki bireyci kendine güvenme eğilimini yansıtır. Latin Amerika ve Avrupa’da karar alma süreci daha merkeziyetçidir ve daha katı bir hiye­rarşi vardır. Japonya’da işletme yöneticileri işbirliği ve danışmaya ağırlık verirler; işçiler- se genellikle firmalarını ve iş arkadaşlarım ikinci bir aile gibi görürler. Japonya’nın ekonomik başarısı, ABD’li firma yöneticile­rini işçiler ve yöneticiler arasında işbirliğini geliştirmeye zorlamıştır. Ama kültürel fark­lılıklar bunun sağlanmasını zorlaştırmak­tadır.

Ücretler ve sosyal haklar dışında çalışanla­rı özendiren bir dizi başka etmen de vardır. Ücretleri verimliliğe göre ayarlayan teşvik sistemleri işçileri daha etkin çalışmaya yöneltebilir. İşletme kurallarına uyulmasını sağlamak da büyük önem taşır. Doğrudan denetimin düzeyi ve denetleyicilerin işçilere oranı firmadan firmaya değişir. Firma yönetiminin sendikalarla ilişkisi ça­tışma ve işbirliği öğelerini birlikte barındı­rır. Sendikaların çoğu firma yönetiminden ücretlerin artırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep etmek için örgütlen­miştir. Sendika temsilcilerinin temel bir işlevi toplu sözleşme görüşmelerini sürdür­mektir. Bu görüşmeleri yürütenlerin çoğu, özellikle de firma yönetiminin anlaşmazlık­tan yumuşatma yolunu seçmesi durumunda uzlaşma eğilimindedir. Bazı firmalar sendi­kalara karşı sert bir mücadeleye girerler ve bunu ilk örgütlenme çalışmalarından baş­layarak bütün toplu sözleşme görüşmelerin­de sürdürürler. Bir firmadaki değişik bölümlerin yönetici­leri ve yöneticilerle üstleri arasındaki ilişki­ler de yönetici-işçi ilişkileri kadar karmaşık­tır. Örneğin, satış müdürleri kalite kontro­lü, üretim programları ve müşteri hizmetle­riyle ilgilenmek zorundadırlar. Fabrika mü­dürleri hem ustabaşılar, hem de şirket yönetim kurulu başkan yardımcılarıyla ilişki içindedir. Böylece yöneticiler karmaşık bir dizi istekle karşı karşıya kalırlar. Herhangi bir firmada uygulanan işletmeci­lik yöntemleri bir bütün olarak sanayinin niteliğine, firmanın kârlılığına, rekabet du­rumuna, kıdemli yöneticilerin kişilik ve tercihlerine, firmanın etkinlik gösterdiği ülke ya da bölgenin özelliklerine bağlıdır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.