İrrelevantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İrrelevantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İrrelevantly

İrrelevantly, Türkçede “ilgisiz bir şekilde” anlamına gelir. Aşağıda bu kelimeyi kullanarak 20 örnek cümle bulabilirsiniz:

1. She kept talking irrelevantly, not realizing nobody was interested.
   (İlgisiz bir şekilde konuşmaya devam etti, hiç kimse ilgilenmediğini fark etmedi.)

2. His argument was completely irrelevantly to the topic at hand.
   (Onun argümanı elindeki konuyla tamamen ilgisizdi.)

3. She made an irrelevantly comment about the weather during the meeting.
   (Toplantı sırasında hava ile ilgisiz bir yorum yaptı.)

4. The student’s question was irrelevantly to the subject of the lecture.
   (Öğrencinin sorusu ders konusu ile ilgisi olmayan bir şekildeydi.)

5. He often speaks irrelevantly when he’s nervous.
   (Sinirli olduğunda genellikle ilgisiz bir şekilde konuşur.)

6. The article began to discuss irrelevantly issues, causing confusion for the reader.
   (Makale ilgisiz konuları tartışmaya başladı ve okuyucu için karışıklık yarattı.)

7. She brought up an irrelevantly topic in the middle of the conversation.
   (Konuşmanın ortasında ilgisiz bir konuyu gündeme getirdi.)

8. His argument was deemed irrelevantly by the judge.
   (Hakim tarafından argümanı ilgisiz olarak kabul edildi.)

9. The employee spoke irrelevantly at the business meeting.
   (Çalışan iş toplantısında ilgisiz konuştu.)

10. The teacher dismissed the student’s irrelevantly question.
    (Öğretmen öğrencinin ilgisiz sorusunu reddetti.)

11. He always tries to steer the conversation back on topic when someone speaks irrelevantly.
    (Biri ilgisiz bir şekilde konuştuğunda, her zaman konuşmayı konuya geri getirmeye çalışır.)

12. The politician answered irrelevantly to the reporter’s question.
    (Siyasetçi, gazetecinin sorusuna ilgisiz bir şekilde cevap verdi.)

13. She often drifts into irrelevantly tangents during her lectures.
    (Derslerinde sık sık ilgisiz sapmalar yaşar.)

14. The team captain brought up an irrelevantly point during the game strategy meeting.
    (Takım kaptanı, oyun stratejisi toplantısında ilgisiz bir noktayı gündeme getirdi.)

15. He laughed at the irrelevantly joke, but quickly regained his composure.
    (İlginç olmayan şakaya güldü, ama hızla kendine geldi.)

16. The guest speaker went off on an irrelevantly tangent during his presentation.
    (Misafir konuşmacı sunumunda ilgisiz bir sapma yaşadı.)

17. The author included an irrelevantly story in her book, which confused some readers.
    (Yazar, kitabında bazı okuyucuları karıştıran bir ilgisiz hikaye dahil etti.)

18. His response was completely irrelevantly to the question she had asked.
    (Verdiği cevap, sorduğu soruyla tamamen il

gisizdi.)

19. She tried to make a connection between two completely irrelevantly topics.
    (İki tamamen ilgisiz konu arasında bir bağlantı kurmaya çalıştı.)

20. The team member’s comment was deemed irrelevantly by the coach.
    (Takım üyesinin yorumu, antrenör tarafından ilgisiz olarak kabul edildi.)