İnvade İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnvade İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnvade

İnvade, bir ülkeye veya bölgeye askeri güç kullanarak girmek ve kontrol altına almak anlamına gelir.

  1. The army was ordered to invade the neighboring country. (Ordu, komşu ülkeye işgal etmek için emir aldı.)
  2. The rebels planned to invade the capital city. (İsyancılar başkent şehrini işgal etmeyi planladı.)
  3. The invaders took over the town within a few hours. (İşgalciler birkaç saat içinde kasabayı ele geçirdi.)
  4. The enemy forces tried to invade our borders but were unsuccessful. (Düşman güçleri sınırlarımızı işgal etmeye çalıştı ancak başarılı olamadılar.)
  5. The government warned against any attempt to invade the country. (Hükümet, ülkeyi işgal etmek için herhangi bir girişimde bulunulması konusunda uyarıda bulundu.)
  6. The army invaded the enemy stronghold and captured it. (Ordu, düşman kalesini işgal etti ve ele geçirdi.)
  7. The rebels successfully invaded the government building. (İsyancılar hükümet binasını başarıyla işgal etti.)
  8. The soldiers were trained to invade enemy territory. (Askerler düşman topraklarını işgal etmek için eğitildi.)
  9. The country was invaded by a foreign army. (Ülke, yabancı bir ordu tarafından işgal edildi.)
  10. The invaders faced strong resistance from the local population. (İşgalciler yerel halktan güçlü direnişle karşılaştılar.)
  11. The army launched a surprise invasion of the enemy’s naval base. (Ordu, düşmanın deniz üssüne sürpriz bir şekilde saldırdı.)
  12. The rebels’ attempt to invade the airport was foiled by the security forces. (İsyancıların havaalanını işgal etme girişimi güvenlik güçleri tarafından engellendi.)
  13. The invaders looted the town and caused widespread destruction. (İşgalciler kasabayı yağmaladı ve geniş çapta yıkıma neden oldu.)
  14. The government declared a state of emergency to repel the invading army. (Hükümet, işgalci ordunun geri püskürtülmesi için olağanüstü hal ilan etti.)
  15. The rebels were outnumbered and outgunned when they tried to invade the military base. (İsyancılar askeri üssü işgal etmeye çalıştıklarında sayıca ve silah açısından üstün değildiler.)
  16. The invasion of the enemy’s airspace was a strategic move to weaken their defenses. (Düşman hava sahasının işgali, savunmalarını zayıflatmak için stratejik bir hamleydi.)
  17. The army invaded the enemy’s supply lines to cut off their reinforcements. (Ordu, düşmanın takviyelerini kesmek için tedarik hatlarını işgal etti.)
  18. The invading forces faced fierce resistance from the local militia. (İşgalci güçler yer

el milislerden şiddetli direnişle karşılaştılar.)
19. The country’s sovereignty was violated when it was invaded by a foreign army. (Yabancı bir ordu tarafından işgal edildiğinde ülkenin egemenliği ihlal edildi.)

  1. The decision to invade the neighboring country was met with widespread criticism from the international community. (Komşu ülkeyi işgal etme kararı, uluslararası toplumdan geniş çaplı eleştiriyle karşılandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.