İnvade İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İnvade
İnvade, bir ülkeye veya bölgeye askeri güç kullanarak girmek ve kontrol altına almak anlamına gelir.
- The army was ordered to invade the neighboring country. (Ordu, komşu ülkeye işgal etmek için emir aldı.)
- The rebels planned to invade the capital city. (İsyancılar başkent şehrini işgal etmeyi planladı.)
- The invaders took over the town within a few hours. (İşgalciler birkaç saat içinde kasabayı ele geçirdi.)
- The enemy forces tried to invade our borders but were unsuccessful. (Düşman güçleri sınırlarımızı işgal etmeye çalıştı ancak başarılı olamadılar.)
- The government warned against any attempt to invade the country. (Hükümet, ülkeyi işgal etmek için herhangi bir girişimde bulunulması konusunda uyarıda bulundu.)
- The army invaded the enemy stronghold and captured it. (Ordu, düşman kalesini işgal etti ve ele geçirdi.)
- The rebels successfully invaded the government building. (İsyancılar hükümet binasını başarıyla işgal etti.)
- The soldiers were trained to invade enemy territory. (Askerler düşman topraklarını işgal etmek için eğitildi.)
- The country was invaded by a foreign army. (Ülke, yabancı bir ordu tarafından işgal edildi.)
- The invaders faced strong resistance from the local population. (İşgalciler yerel halktan güçlü direnişle karşılaştılar.)
- The army launched a surprise invasion of the enemy’s naval base. (Ordu, düşmanın deniz üssüne sürpriz bir şekilde saldırdı.)
- The rebels’ attempt to invade the airport was foiled by the security forces. (İsyancıların havaalanını işgal etme girişimi güvenlik güçleri tarafından engellendi.)
- The invaders looted the town and caused widespread destruction. (İşgalciler kasabayı yağmaladı ve geniş çapta yıkıma neden oldu.)
- The government declared a state of emergency to repel the invading army. (Hükümet, işgalci ordunun geri püskürtülmesi için olağanüstü hal ilan etti.)
- The rebels were outnumbered and outgunned when they tried to invade the military base. (İsyancılar askeri üssü işgal etmeye çalıştıklarında sayıca ve silah açısından üstün değildiler.)
- The invasion of the enemy’s airspace was a strategic move to weaken their defenses. (Düşman hava sahasının işgali, savunmalarını zayıflatmak için stratejik bir hamleydi.)
- The army invaded the enemy’s supply lines to cut off their reinforcements. (Ordu, düşmanın takviyelerini kesmek için tedarik hatlarını işgal etti.)
- The invading forces faced fierce resistance from the local militia. (İşgalci güçler yer
el milislerden şiddetli direnişle karşılaştılar.)
19. The country’s sovereignty was violated when it was invaded by a foreign army. (Yabancı bir ordu tarafından işgal edildiğinde ülkenin egemenliği ihlal edildi.)
- The decision to invade the neighboring country was met with widespread criticism from the international community. (Komşu ülkeyi işgal etme kararı, uluslararası toplumdan geniş çaplı eleştiriyle karşılandı.)
Hemen Yorum Yaz