İntrust İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Intrust
İngilizce anlamı: trust someone with something; assign the responsibility for doing something to (someone)
İntrust, birisine bir şeyi güvenerek teslim etmek veya bir görevi birine vermek anlamına gelir. Aşağıda İntrust kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulunmaktadır:
- I entrusted my friend with my car keys. (Arkadaşıma araba anahtarlarımı teslim ettim.)
- I don’t trust him enough to entrust him with such a big responsibility. (Ona böyle büyük bir sorumluluk vermek için ona yeterince güvenmiyorum.)
- He was entrusted with the task of finding a new manager for the company. (Şirket için yeni bir yönetici bulma görevi ona verildi.)
- She entrusted her children to the care of her sister. (Çocuklarını kız kardeşinin bakımına emanet etti.)
- The company entrusted the project to a team of experts. (Şirket proje ekibine uzman bir ekibi emanet etti.)
- Entrusting your money to a stranger is always risky. (Paranızı bir yabancıya emanet etmek her zaman risklidir.)
- He entrusted his diary to me for safekeeping. (Güvende tutmak için günlüğünü bana emanet etti.)
- I decided to entrust the planning of the party to my sister. (Parti planlamasını kız kardeşime emanet etmeye karar verdim.)
- The president was entrusted with the responsibility of leading the country. (Başkan ülkeyi yönetme sorumluluğuyla görevlendirildi.)
- She entrusted her life savings to a financial advisor. (Hayat birikimlerini bir finansal danışmana emanet etti.)
- The school entrusted the organization of the event to the student council. (Okul etkinliğinin organizasyonunu öğrenci konseyine emanet etti.)
- The company entrusted its branding to a reputable marketing agency. (Şirket markasını saygın bir pazarlama ajansına emanet etti.)
- She entrusted the care of her beloved cat to her neighbor while she was on vacation. (Tatildeyken sevdiği kedisi bakımını komşusuna emanet et
- The coach entrusted the team captain with the responsibility of motivating the players. (Antrenör, takım kaptanına oyuncuları motive etme sorumluluğunu verdi.)
- I wouldn’t entrust my secrets to just anyone. (Sırlarımı herkese emanet etmem.)
- The museum entrusted the conservation of the artifacts to a team of experts. (Müze, eserlerin korunmasını bir uzman ekibine emanet etti.)
- She entrusted the organization of her wedding to a wedding planner. (Düğün organizasyonunu bir düğün planlayıcısına emanet etti.)
- The CEO entrusted the financial report to the accounting department. (CEO, mali raporu muhasebe departmanına emanet etti.)
- He entrusted his family’s safety to the security company. (Ailesinin güvenliğini bir güvenlik şirketine emanet etti.)
- The principal entrusted the discipline of the students to the teachers. (Müdür, öğrencilerin disiplinini öğretmenlere emanet etti.)
Türkçe karşılıkları:
- Arkadaşıma araba anahtarlarımı teslim ettim.
- Ona böyle büyük bir sorumluluk vermek için ona yeterince güvenmiyorum.
- Şirket için yeni bir yönetici bulma görevi ona verildi.
- Çocuklarını kız kardeşinin bakımına emanet etti.
- Şirket proje ekibine uzman bir ekibi emanet etti.
- Paranızı bir yabancıya emanet etmek her zaman risklidir.
- Güvende tutmak için günlüğünü bana emanet etti.
- Parti planlamasını kız kardeşime emanet etmeye karar verdim.
- Başkan ülkeyi yönetme sorumluluğuyla görevlendirildi.
- Hayat birikimlerini bir finansal danışmana emanet etti.
- Okul etkinliğinin organizasyonunu öğrenci konseyine emanet etti.
- Şirket markasını saygın bir pazarlama ajansına emanet etti.
- Tatildeyken sevdiği kedisi bakımını komşusuna emanet etti.
- Antrenör, takım kaptanına oyuncuları motive etme sorumluluğunu verdi.
- Sırlarımı herkese emanet etmem.
- Müze, eserlerin korunmasını bir uzman ekibine emanet etti.
- Düğün organizasyonunu bir düğün planlayıcısına emanet etti.
Hemen Yorum Yaz