İnsufferable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnsufferable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnsufferable Nedir?

İnsufferable, “dayanılmaz” veya “katlanılmaz” anlamına gelen bir sıfattır. Bir durum veya kişiye atıfta bulunarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The heat in this room is insufferable. (Bu odadaki sıcaklık dayanılmaz.)
  2. Her insufferable attitude made it difficult to work with her. (Onun katlanılmaz tutumu, onunla çalışmayı zorlaştırdı.)
  3. The insufferable pain in my tooth is unbearable. (Dişimdeki dayanılmaz ağrı dayanılmaz.)
  4. His insufferable arrogance was off-putting. (Onun dayanılmaz kibirli tavrı rahatsız ediciydi.)
  5. The insufferable traffic jam caused me to be late for my appointment. (Dayanılmaz trafik sıkışıklığı randevuma geç kalmama neden oldu.)
  6. The insufferable noise from the construction site disrupted our peaceful neighborhood. (İnşaat alanından gelen dayanılmaz gürültü, huzurlu mahallemizi bozdu.)
  7. Her insufferable ignorance about the topic was frustrating. (Konuyla ilgili bilgisizliği dayanılmazdı ve sinir bozucuydu.)
  8. The insufferable stench coming from the garbage bin was overwhelming. (Çöp kutusundan gelen dayanılmaz kokuya karşı koyamadık.)
  9. His insufferable procrastination caused him to miss the deadline. (Onun dayanılmaz erteleme alışkanlığı son teslim tarihini kaçırmasına neden oldu.)
  10. The insufferable humidity in the air made it hard to breathe. (Havadaki dayanılmaz nem nefes almamı zorlaştırdı.)
  11. His insufferable teasing was hurtful. (Onun acı veren dayanılmaz sataşmaları vardı.)
  12. The insufferable waiting time at the airport was frustrating. (Havalimanındaki dayanılmaz bekleyiş süresi sinir bozucuydu.)
  13. Her insufferable snoring kept me up all night. (Onun dayanılmaz horlaması, bütün gece uyanık kalmama neden oldu.)
  14. The insufferable taste of the medicine made me nauseous. (İlaçtaki dayanılmaz tat bulantıya neden oldu.)
  15. The insufferable rudeness of the customer was unacceptable. (Müşterinin dayanılmaz kaba davranışı kabul edilemezdi.)
  16. The insufferable slowness of the internet connection was infuriating. (İnternet bağlantısının dayanılmaz yavaşlığı öfkelendirdi.)
  17. His insufferable jealousy ruined our relationship. (Onun dayanılmaz kıskançlığı ilişkimizi mahvetti.)
  18. The insufferable mosquito bites made it impossible to enjoy the outdoor activities. (Sivrisinek ısırıklarındaki dayanılmaz

kaşıntı açık havada aktivitelerden zevk almamı engelledi.)
19. Her insufferable perfectionism made it hard for her to complete tasks on time. (Onun dayanılmaz mükemmeliyetçiliği zamanında görevleri tamamlamasını zorlaştırdı.)

  1. The insufferable boredom of the lecture made it hard to stay awake. (Dersin dayanılmaz sıkıcılığı uyanık kalmayı zorlaştırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.