İnstinctively İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İnstinctively:
Türkçe anlamı: İçgüdüsel olarak
- Instinctively, I knew something wasn’t right. – İçgüdüsel olarak, bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordum.
- She instinctively reached for her phone when she heard a noise. – Bir ses duyduğunda, telefonuna içgüdüsel olarak uzandı.
- He instinctively knew how to swim when he fell into the water. – Suya düştüğünde içgüdüsel olarak nasıl yüzeceğini biliyordu.
- She instinctively knew that he was lying to her. – Ona yalan söylediğini içgüdüsel olarak hissetti.
- The baby instinctively reached for his mother’s breast. – Bebek, içgüdüsel olarak annesinin memesine uzandı.
- The cat instinctively chased the mouse. – Kedi, fareyi içgüdüsel olarak kovaladı.
- He instinctively knew which path to take in the woods. – Ormanda hangi yolu izleyeceğini içgüdüsel olarak biliyordu.
- The dog instinctively barked at the stranger. – Köpek, yabancıya içgüdüsel olarak havladı.
- She instinctively turned her head when she heard her name called. – Adının çağırıldığını duyduğunda, kafasını içgüdüsel olarak çevirdi.
- The bird instinctively built its nest in a tree. – Kuş, yuvasını bir ağaçta içgüdüsel olarak yaptı.
- He instinctively knew that he should run when he saw the bear. – Ayıyı gördüğünde koşması gerektiğini içgüdüsel olarak biliyordu.
- She instinctively knew how to calm the crying baby. – Ağlayan bebeği sakinleştirmenin içgüdüsel olarak
- The deer instinctively ran away from the predator. – Gergedan, avcıdan içgüdüsel olarak kaçtı.
- He instinctively knew that he needed to duck when the ball was coming towards him. – Top ona doğru geldiğinde başını eğmesi gerektiğini içgüdüsel olarak biliyordu.
- The spider instinctively spun its web to catch its prey. – Örümcek, avını yakalamak için ağını içgüdüsel olarak ördü.
- The baby instinctively smiled when he saw his mother. – Bebek, annesini gördüğünde içgüdüsel olarak gülümsedi.
- He instinctively knew that he needed to jump out of the way of the car. – Arabanın yoldan çıkması gerektiğini içgüdüsel olarak biliyordu.
- The bird instinctively knew how to fly south for the winter. – Kuş, kışın güneye nasıl uçacağını içgüdüsel olarak biliyordu.
- She instinctively knew how to defend herself when she was attacked. – Saldırıya uğradığında kendini nasıl savunacağını içgüdüsel olarak biliyordu.
- The lion instinctively roared to establish dominance over its territory. – Aslan, bölgesinde üstünlük sağlamak için içgüdüsel olarak kükredi.
Hemen Yorum Yaz