İnstinctive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnstinctive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Instinctive Nedir?


Instinctive, doğuştan gelen, içgüdüsel anlamına gelen bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

  1. Instinctive behavior is something that comes naturally, without conscious thought. (İçgüdüsel davranışlar bilinçli düşünce olmadan doğal olarak ortaya çıkar.)
  2. Cats have an instinctive ability to climb and jump. (Kedilerin tırmanma ve atlayış yapma konusunda içgüdüsel bir yeteneği vardır.)
  3. His instinctive reaction was to run away when he heard the loud noise. (Loud sesi duyduğunda içgüdüsel tepkisi kaçmaktı.)
  4. The bird’s instinctive migration patterns have been studied for many years. (Kuşların içgüdüsel göç paternleri uzun yıllar boyunca araştırılmıştır.)
  5. The baby’s instinctive reflexes include grasping and sucking. (Bebeğin içgüdüsel refleksleri kavrama ve emme içerir.)
  6. Some people have an instinctive fear of snakes, even if they have never encountered one. (Bazı insanlar yılanlardan içgüdüsel olarak korkarlar, hatta hiç karşılaşmamış olsalar bile.)
  7. The dog’s instinctive loyalty to its owner is well-known. (Köpeğin sahibine karşı içgüdüsel sadakati iyi bilinir.)
  8. Survival in the wilderness often requires instinctive knowledge and skills. (Vahşi doğada hayatta kalabilmek genellikle içgüdüsel bilgi ve beceriler gerektirir.)
  9. The cheetah’s instinctive speed and agility make it a formidable predator. (Çita’nın içgüdüsel hızı ve çevikliği onu korkunç bir yırtıcı yapar.)
  10. A mother’s instinctive love for her child is one of the strongest forces in the world. (Bir annenin çocuğuna karşı içgüdüsel sevgisi dünyadaki en güçlü kuvvetlerden biridir.)
  11. Some animals have an instinctive sense of danger and can sense approaching predators. (Bazı hayvanlar tehlikenin içgüdüsel bir hissine sahiptir ve yaklaşan yırtıcıları his
  1. The baby’s instinctive crying when hungry is a natural response. (Bebeklerin aç olduklarında içgüdüsel olarak ağlaması doğal bir tepkidir.)
  2. A fighter pilot’s instinctive reflexes can mean the difference between life and death. (Bir savaş pilotunun içgüdüsel refleksleri hayat ile ölüm arasındaki farkı oluşturabilir.)
  3. The instinctive urge to protect one’s family is common among many species. (Kendi ailesini koruma içgüdüsü birçok türde yaygındır.)
  4. A musician’s instinctive sense of rhythm and melody is often developed over many years of practice. (Bir müzisyenin içgüdüsel ritim ve melodi hissi genellikle yıllarca süren pratikle geliştirilir.)
  5. The instinctive need for social interaction is fundamental to human nature. (Sosyal etkileşim için içgüdüsel bir gereksinim, insan doğasının temel bir parçasıdır.)
  6. A baby’s instinctive grasp of objects helps them learn about their environment. (Bir bebeğin nesnelere içgüdüsel kavrayışı, çevrelerini öğrenmelerine yardımcı olur.)
  7. The instinctive desire for self-preservation is what drives many animals to fight or flee in dangerous situations. (Öz koruma içgüdüsü, birçok hayvanı tehlikeli durumlarda savaşmaya veya kaçmaya sevk eder.)
  8. The instinctive behavior of a herd of animals can be fascinating to observe. (Bir hayvan sürüsünün içgüdüsel davranışları gözlemlemek büyüleyici olabilir.)
  9. An athlete’s instinctive sense of timing and coordination is essential to their success in sports. (Bir sporcu için içgüdüsel zamanlama ve koordinasyon hissi, başarıları için önemlidir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.