İnordinately İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnordinately İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnordinately kelimesinin anlamı:

İnordinately kelimesi aşırı bir şekilde, ölçüsüz bir biçimde anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. She spends inordinately on her wardrobe. (O, gardırobuna aşırı para harcıyor.)
  2. The car was inordinately expensive. (Araba aşırı pahalıydı.)
  3. He ate inordinately and felt sick. (O, aşırı yemek yedi ve hasta hissetti.)
  4. She was inordinately proud of her achievements. (O, başarılarından aşırı gurur duyuyordu.)
  5. The movie was inordinately long. (Film aşırı uzundu.)
  6. He had an inordinately high opinion of himself. (Kendine aşırı yüksek bir görüşü vardı.)
  7. The dress was inordinately tight. (Elbise aşırı sıkıydı.)
  8. They were inordinately happy to see each other. (Birbirlerini gördüklerinde aşırı mutlu oldular.)
  9. The book was inordinately difficult to read. (Kitap okuması aşırı zordu.)
  10. He spent an inordinately long time in the shower. (Duşta aşırı uzun süre geçirdi.)
  11. She was inordinately fond of chocolate. (O, çikolataya aşırı düşkündü.)
  12. The dog barked inordinately at strangers. (Köpek yabancılara aşırı derecede havladı.)
  13. The restaurant was inordinately busy on weekends. (Restoran hafta sonları aşırı derecede yoğundu.)
  14. The teacher was inordinately strict with her students. (Öğretmen öğrencileriyle aşırı derecede sertti.)
  15. The baby cried inordinately and wouldn’t stop. (Bebek aşırı derecede ağladı ve durdurulamadı.)
  16. He had an inordinately large collection of stamps. (Pulların aşırı derecede büyük bir koleksiyonu vardı.)
  17. The party was inordinately loud and chaotic. (Parti aşırı gürültülü ve kaotikti.)
  18. The hike was inordinately difficult for her. (Yürüyüşü yapması onun için aşırı derecede zordu.)
  19. The room was inordinately hot and stuffy. (Oda aşırı derecede sıcak ve bunaltıcıydı.)
  20. He showed inordinately little concern for others. (Başkalarına aşırı derecede az önem verdi.)

İnordinately kelimesi ile ilgili diğer örnek cümleler:

  1. She spent inordinately on her vacation and now regrets it. (Tatile aşırı para harcadı ve şimdi pişman.)
  2. His inordinately loud snoring kept everyone awake at night. (Aşırı derecede yüksek horlaması herkesi gece uyanık tuttu.)
  3. The company’s CEO was paid an inordinately high salary. (Şirketin CEO’su aşırı derecede yüksek bir maaş aldı.)
  4. The cake was inordinately sweet and gave me a headache. (Kek aşırı derecede tatlıydı ve başımı ağrıttı.)
  5. He had an inordinately short temper and often lost his cool. (Aşırı derecede kısa bir sabrı vardı ve sık sık kontrolünü kaybederdi.)
  6. The artwork was priced inordinately high and nobody could afford it. (Sanat eseri aşırı derecede pahalıya satıldı ve kimse alamadı.)
  7. She spent an inordinately long time getting ready for the party. (Parti için hazırlanmak için aşırı uzun bir süre harcadı.)
  8. The traffic was inordinately heavy during rush hour. (İş çıkışı trafiği aşırı derecede yoğundu.)
  9. He had an inordinately large appetite and could eat a lot. (Aşırı derecede büyük bir iştahı vardı ve çok yiyebilirdi.)
  10. The noise level in the concert was inordinately high and hurt my ears. (Konserdeki gürültü seviyesi aşırı derecede yüksekti ve kulaklarımı acıttı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.