İnfectious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnfectious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Infectious İle İlgili Cümleler

Anlamı: Bulaşıcı, bulaşıcı hastalık yapıcı

  1. Infectious diseases are spreading rapidly in the crowded areas. (Kalabalık alanlarda bulaşıcı hastalıklar hızla yayılıyor.)

  2. His laughter was so infectious that everyone in the room started laughing. (Gülmeleri öyle bulaşıcıydı ki odadaki herkes gülmeye başladı.)

  3. The doctor warned her to stay away from infectious people. (Doktor, bulaşıcı hastalığı olan kişilerden uzak durmasını söyledi.)

  4. The flu is a highly infectious disease. (Grip, son derece bulaşıcı bir hastalıktır.)

  5. The government has taken several measures to control the spread of infectious diseases. (Hükümet, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını kontrol altına almak için birkaç önlem aldı.)

  6. She was diagnosed with an infectious disease and was immediately isolated. (Bir bulaşıcı hastalık teşhisi kondu ve hemen izole edildi.)

  7. He was worried that he might have contracted an infectious disease. (Bir bulaşıcı hastalık kapmış olabileceği endişesi taşıyordu.)

  8. The hospital has strict protocols in place to prevent the spread of infectious diseases. (Hastanenin, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için sıkı protokolleri var.)

  9. The outbreak of the infectious disease was traced back to a contaminated water source. (Bulaşıcı hastalığın salgını, kirli bir su kaynağına kadar izlendi.)

  10. The doctor prescribed antibiotics to treat the infectious disease. (Doktor, bulaşıcı hastalığı tedavi etmek için antibiyotikler reçete etti.)

  11. The infectious nature of the disease means that it can be easily transmitted from one person to another. (Hastalığın bulaşıcı olması, bir kişiden diğerine kolayca bulaşabileceği anlamına gelir.)

  12. The government has launched a campaign to raise awareness about infectious diseases. (Hükümet, bulaşıcı hastalıklar hakkında farkındalık yaratmak için bir kampany

  1. The use of hand sanitizers is an effective way to prevent the spread of infectious diseases. (El dezenfektanlarının kullanımı, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemede etkili bir yoldur.)

  2. She wore a mask to protect herself from infectious diseases. (Kendini bulaşıcı hastalıklardan korumak için bir maske taktı.)

  3. The school was closed temporarily due to an outbreak of an infectious disease. (Bir bulaşıcı hastalığın salgını nedeniyle okul geçici olarak kapatıldı.)

  4. The patient was put on quarantine to prevent the spread of the infectious disease. (Hastanın bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek için karantinaya alındı.)

  5. The World Health Organization has declared the Ebola virus an infectious disease. (Dünya Sağlık Örgütü, Ebola virüsünü bir bulaşıcı hastalık olarak ilan etti.)

  6. The spread of infectious diseases can be prevented through proper hygiene practices. (Bulaşıcı hastalıkların yayılması, uygun hijyen uygulamalarıyla önlenebilir.)

  7. The flu vaccine is a preventive measure against infectious diseases. (Grip aşısı, bulaşıcı hastalıklara karşı bir önleyici tedbirdir.)

  8. She was advised to wash her hands frequently to reduce the risk of contracting infectious diseases. (Bir bulaşıcı hastalık kapma riskini azaltmak için ellerini sık sık yıkması tavsiye edildi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.