İnfantryman İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnfantryman İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Infantryman

İngilizce anlamı: A member of the infantry, especially a soldier in the army who fights on foot.

  1. The infantryman marched through the muddy field. (İnfantryman, çamurlu alanda yürüdü.)
  2. The infantryman carried his rifle with pride. (İnfantryman, tüfeğini gururla taşıdı.)
  3. The infantryman was well-trained in close combat. (İnfantryman, yakın dövüşte iyi eğitilmişti.)
  4. The infantryman was on the front lines of the battle. (İnfantryman, savaşın ön hatlarında yer aldı.)
  5. The infantryman crawled through the grass to reach his target. (İnfantryman, hedefine ulaşmak için çimenlerin arasından süründü.)
  6. The infantryman was awarded a medal for his bravery. (İnfantryman, cesareti için madalya aldı.)
  7. The infantryman had to endure long hours of marching. (İnfantryman, uzun saatler boyunca yürümek zorunda kaldı.)
  8. The infantryman’s uniform was covered in dirt and sweat. (İnfantryman’ın üniforması, kir ve terle kaplanmıştı.)
  9. The infantryman worked together with his comrades to complete the mission. (İnfantryman, görevi tamamlamak için arkadaşlarıyla birlikte çalıştı.)
  10. The infantryman dug trenches to protect his position. (İnfantryman, pozisyonunu korumak için hendekler kazdı.)
  11. The infantryman’s job was to hold the line and defend against the enemy. (İnfantryman’ın görevi, hatı tutmak ve düşman saldırılarına karşı savunmak idi.)
  12. The infantryman’s boots were worn out from all the marching. (İnfantryman’ın botları, tüm yürüyüşlerden dolayı aşınmıştı.)
  13. The infantryman was part of a larger force that included tanks and artillery. (İnfantryman, tanklar ve topçuların da dahil olduğu daha büyük bir kuvvetin parçasıydı.)
  14. The infantryman had to be alert at all times to avoid enemy fire. (İnfantryman, düşman ateşinden kaçınmak için her zaman uyanık olmak zorundaydı.)
  15. The infantryman was wounded in battle but continued to fight. (İnfantryman, savaşta yaralandı ama savaşmaya devam etti.)
  16. The infantryman’s helmet protected his head from shrapnel. (İnfantryman’ın kaskı, şarapnelden başını korudu.)
  17. The infantryman’s backpack was heavy with supplies. (İnfantryman’ın sırt çantası, malzemelerle doluydu.)
  18. The infantryman trained in various terrain including mountains and deserts. (İnfantryman, dağlar ve çöller de dahil olmak üzere çeşitli arazilerde eğitim aldı.)
  19. The infantryman’s job was physically demanding and mentally exhausting. (

İnfantryman’ın işi, fiziksel olarak yorucu ve zihinsel olarak yıpratıcıydı.)
20. The infantryman’s determination and courage were essential to the success of the mission. (İnfantryman’ın kararlılığı ve cesareti, görevin başarısı için önemliydi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.