İndistinct İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İndistinct İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İndistinct Nedir?

İndistinct, belirsiz veya net olmayan anlamına gelir. Bir nesnenin veya olayın ayrıntıları belirgin olmayabilir veya zihnimizde bulanık bir görüntü olarak kalabilir.

Örnek Cümleler:

  1. The image on the screen was indistinct and difficult to make out. (Ekran üzerindeki görüntü belirsizdi ve anlamak zordu.)
  2. The sound of the singer’s voice was indistinct due to the loud cheering of the audience. (Şarkıcının sesi, izleyicilerin yüksek alkışları nedeniyle belirsizdi.)
  3. The handwriting on the letter was indistinct and hard to read. (Mektuptaki yazı, belirsizdi ve okumak zordu.)
  4. The memories of my childhood are indistinct and hazy. (Çocukluğuma dair anılarım belirsiz ve bulanık.)
  5. The colors in the painting were indistinct and blended together. (Tablodaki renkler belirsizdi ve birbirine karışmıştı.)
  6. The image in the telescope was indistinct and hard to focus. (Teleskoptaki görüntü belirsizdi ve odaklanması zordu.)
  7. The details of the crime scene were indistinct and hard to make out. (Suç mahalli detayları belirsizdi ve anlamak zordu.)
  8. The text in the old book was indistinct and faded. (Eski kitaptaki yazı belirsizdi ve solmuştu.)
  9. The words in the speech were indistinct and muffled. (Konuşmadaki kelimeler belirsizdi ve mat bir şekilde çıktı.)
  10. The memory of the dream was indistinct and hard to recall. (Rüyanın hatırası belirsizdi ve hatırlamak zordu.)
  11. The outlines of the mountain range were indistinct in the fog. (Dağ siluetleri sisin içinde belirsizdi.)
  12. The faces in the old photograph were indistinct and hard to recognize. (Eski fotoğraftaki yüzler belirsizdi ve tanımak zordu.)
  13. The instructions on the package were indistinct and hard to follow. (Paket üzerindeki talimatlar belirsizdi ve takip etmek zordu.)
  14. The pattern on the wallpaper was indistinct and hard to discern. (Duvar kağıdındaki desen belirsizdi ve fark etmek zordu.)
  15. The boundaries between reality and fantasy were indistinct in the dream. (Gerçeklik ile hayal arasındaki sınırlar rüyada belirsizdi.)
  16. The faces in the crowd were indistinct from a distance. (Kalabalıktaki yüzler uzaktan belirsizdi.)
  17. The text in the document was indistinct and hard to read. (Belgedeki yazı belirsizdi ve okumak zordu.)
  18. The outlines of the buildings were indistinct in the mist. (Binaların çizgileri siste belirsizdi.)
  19. The details of the painting were indistinct and hard

to make out without a magnifying glass. (Tablodaki ayrıntılar, büyüteç olmadan belirsizdi ve zor seçilebiliyordu.)
20. The memories of the accident were indistinct and fragmented. (Kazaya dair anılar belirsiz ve parçalıydı.)

(Türkçe karşılıkların bulunduğu kısımlar normal yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.