İncursion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncursion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncursion

İncursion, bir düşmanın bir bölgeye saldırması veya istila etmesi anlamına gelir.

1. The incursion of the enemy forces caught the villagers off guard. (Düşman kuvvetlerinin saldırısı köylüleri hazırlıksız yakaladı.)
2. The army launched an incursion into enemy territory. (Ordu, düşman topraklarına bir saldırı başlattı.)
3. The incursion of the virus into our community was rapid and unexpected. (Virüsün topluluğumuza yayılması hızlı ve beklenmedikti.)
4. The government vowed to prevent any further incursion of foreign hackers. (Hükümet, yabancı hackerların başka bir saldırısını önlemeye ant içti.)
5. The incursion of the rebels was successfully repelled by the military. (Rebellerin saldırısı askerler tarafından başarılı bir şekilde püskürtüldü.)
6. The villagers organized a resistance against the incursion of the mining company. (Köylüler, maden şirketinin istilasına karşı bir direniş örgütledi.)
7. The incursion of the bees into the garden caused panic among the children. (Arıların bahçeye saldırısı çocuklar arasında panik yarattı.)
8. The military forces prepared for a possible incursion from the neighboring country. (Askeri güçler, komşu ülkeden olası bir saldırıya karşı hazırlık yaptı.)
9. The incursion of the thieves into the museum was captured on security cameras. (Hırsızların müzeye saldırısı güvenlik kameralarına yansıdı.)
10. The government authorized a military incursion to eliminate the terrorist threat. (Hükümet, terör tehdidini ortadan kaldırmak için askeri bir saldırıya izin verdi.)
11. The incursion of the giant squid into the harbor caused damage to several boats. (Dev kalamarın limana saldırısı birkaç tekneye zarar verdi.)
12. The incursion of foreign culture into our society has both positive and negative effects. (Yabancı kültürün toplumumuza girmesi hem olumlu hem de olumsuz etkilere sahiptir.)
13. The farmers organized a protest against the incursion of the government’s land-grabbing policies. (Çiftçiler, hükümetin arazi gaspı politikalarına karşı bir protesto düzenledi.)
14. The incursion of the storm caused widespread power outages in the city. (Fırtınanın saldırısı, şehirde geniş çaplı elektrik kesintilerine neden oldu.)
15. The incursion of the foreign investors into the local market led to the closure of many small businesses. (Yabancı yatırımcıların yerel piyasaya saldırısı, birçok küçük işletmenin kapanmasına neden oldu.)
16. The incursion of the deer into the farmer’s fields caused significant damage to the crops. (Geyiklerin çiftçinin tarlalarına saldırısı, ürünl

in önemli ölçüde zarar görmesine neden oldu.)
17. The incursion of the protesters into the government building was met with police force. (Protestocuların hükümet binasına saldırısı polis gücüyle karşılandı.)

18. The incursion of the invasive species into the local ecosystem disrupted the natural balance. (Yabancı türlerin yerel ekosisteme saldırısı, doğal dengeyi bozdu.)
19. The military planned an incursion to rescue the hostages from the enemy base. (Askeri, rehineleri düşman üssünden kurtarmak için bir saldırı planladı.)
20. The incursion of the tornado into the town caused widespread destruction and loss of life. (Tornadonun kasabaya saldırısı geniş çapta yıkıma ve can kaybına neden oldu.)

(Türkçe anlamlarına uygun şekilde örnek cümleler verilmiştir.)