İnconspicuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnconspicuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnconspicuous Nedir?

İnconspicuous, dikkat çekmeyen, göze batmayan anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. He always dresses inconspicuously to avoid attention.

   (Dikkat çekmekten kaçınmak için her zaman göze batmayan kıyafetler giyer.)

2. The hotel was inconspicuous from the outside.

   (Otel dışarıdan göze batmayacak şekildeydi.)

3. She tried to make her presence as inconspicuous as possible.

   (Mümkün olduğunca dikkat çekmemeye çalıştı.)

4. The spy was inconspicuous in his plain suit.

   (Casual giyimli casus, dikkat çekmeyecek şekildeydi.)

5. The artist’s signature was inconspicuously placed in the bottom right corner of the painting.

   (Sanatçının imzası, resmin sağ alt köşesine göze batmayacak şekilde konuldu.)

6. The spy camera was hidden inconspicuously in the flowerpot.

   (Casus kamera, çiçek saksısında göze batmayacak şekilde saklandı.)

7. The restaurant was tucked away in an inconspicuous alley.

   (Restoran, göze batmayan bir sokakta saklıydı.)

8. The painting was hung inconspicuously among the other artwork.

   (Resim, diğer sanat eserleri arasında göze batmayacak şekilde asılmıştı.)

9. The spy blended in inconspicuously with the crowd.

   (Casus, kalabalığın içinde göze batmayacak şekilde kaynaştı.)

10. The software runs inconspicuously in the background.

    (Yazılım arka planda göze batmayacak şekilde çalışır.)

11. The house was inconspicuous and easily overlooked.

    (Ev, göze batmayacak ve kolaylıkla gözden kaçabilecek şekildeydi.)

12. The restaurant’s entrance was inconspicuous, but the food was delicious.

    (Restoranın girişi göze batmayacak şekildeydi, ancak yemekler lezzetliydi.)

13. The thief tried to slip away inconspicuously, but was caught by the security guard.

    (Hırsız göze batmayacak şekilde kaybolmaya çalıştı, ancak güvenlik görevlisi tarafından yakalandı.)

14. The company’s logo was inconspicuously printed in small font on the bottom of the page.

    (Şirketin logosu, sayfanın alt

    kısmında küçük puntolarla göze batmayacak şekilde basılmıştı.)

15. The bird blended in inconspicuously with the foliage.

    (Kuş, bitkilerle göze batmayacak şekilde kaynaştı.)

16. The spy’s mission was to gather information inconspicuously.

    (Casusun görevi, göze batmayacak şekilde bilgi toplamaktı.)

17. The inconspicuous building turned out to be a hidden gem.

    (Göze batmayacak bina, gizli bir mücevher çıktı.)

18. The spy’s inconspicuous behavior went unnoticed by the other guests.

    (Casusun göze batmayacak davranışları, diğer konuklar tarafından fark edilmedi.)

19. The store’s sign was inconspicuously placed above the entrance.

    (Mağazanın işareti, girişin üzerine göze batmayacak şekilde konuldu.)

20. The spy’s inconspicuous appearance helped him gather information without being noticed.

    (Casusun göze batmayacak görünümü, fark edilmeden bilgi toplamasına yardımcı oldu.)