İncarcerate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İncarcerate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Incarcerate

İncarcerate, hapsetmek anlamına gelen bir fiildir.

Örnek Cümleler:

1. The judge decided to incarcerate the criminal for 10 years. (Yargıç, suçluyu 10 yıl hapse mahkum etmeye karar verdi.)
2. He was incarcerated in a maximum-security prison. (O, en yüksek güvenlikli bir hapishanede hapsedildi.)
3. The police officers were instructed to incarcerate the suspect. (Polis memurlarına, şüpheliyi hapsetmeleri talimatı verildi.)
4. The government has the power to incarcerate individuals who pose a threat to society. (Hükümet, topluma tehdit oluşturan bireyleri hapsetme gücüne sahiptir.)
5. The prisoner was recently released after being incarcerated for 20 years. (Mahkum, 20 yıl hapiste kaldıktan sonra yakın zamanda serbest bırakıldı.)
6. The authorities decided to incarcerate the activist for speaking out against the government. (Yetkililer, hükümete karşı konuştuğu için aktivisti hapsetmeye karar verdiler.)
7. He was incarcerated for a crime he didn’t commit. (O, işlemediği bir suçtan dolayı hapsedildi.)
8. The woman’s ex-husband was incarcerated for domestic abuse. (Kadının eski kocası, aile içi şiddet nedeniyle hapishaneye konuldu.)
9. They decided to incarcerate the drug lord and his associates. (Uyuşturucu baronunu ve ortaklarını hapsetmeye karar verdiler.)
10. The prisoner attempted to escape from the incarcerated facility. (Mahkum, hapishaneden kaçmaya çalıştı.)
11. The government incarcerates political dissidents. (Hükümet, siyasi muhalifleri hapsetmektedir.)
12. The young man was incarcerated for stealing a car. (Genç adam, bir araba çalmaktan dolayı hapse mahkum edildi.)
13. The suspect was incarcerated pending further investigation. (Şüpheli, daha fazla soruşturma için hapiste tutuldu.)
14. The judge refused to incarcerate the defendant because of a lack of evidence. (Yargıç, kanıt eksikliği nedeniyle sanığı hapsetmeyi reddetti.)
15. The police were able to incarcerate the robber after a short chase. (Polisler, kısa bir kovalamaca sonrasında soyguncuyu hapsetmeyi başardılar.)
16. The prisoner was released from incarceration after serving his sentence. (Mahkum, cezasını tamamladıktan sonra hapishaneden serbest bırakıldı.)
17. The government incarcerates individuals who violate the country’s immigration laws. (Hükümet, ülkenin göçmenlik yasalarını ihlal edenleri hapsetmektedir.)
18. The woman was incarcerated for embezzling money from her company. (Kadın, şirketinden para zimmetlemekten dolayı hapishaneye gönderildi.)
19. The judge decided to incarcerate the serial killer for life. (Yargı

ç, seri katili ömür boyu hapsetmeye karar verdi.)
20. The man was incarcerated for violating his probation terms. (Adam, şartlı tahliye koşullarını ihlal ettiği için hapishaneye konuldu.)