İnarticulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnarticulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Inarticulate Nedir?

Inarticulate, anlaşılması zor olan, yeterince açık olmayan veya net olmayan bir şekilde ifade edilen anlamına gelir.

İşte size 20 örnek cümle:

  1. His inarticulate mumbling made it difficult for me to understand him. (Onun anlaşılması zor mırıldanmaları, onu anlamamı zorlaştırdı.)
  2. She was inarticulate with rage after hearing the news. (Haberleri duyduktan sonra öfkesiyle konuşamadı.)
  3. The politician’s inarticulate response did not address the concerns of the audience. (Politikacının anlaşılması zor yanıtı, seyircilerin endişelerine cevap vermedi.)
  4. He was so inarticulate that he couldn’t even order food at the restaurant. (O kadar anlaşılması zordu ki restoranda bile yemek siparişi veremedi.)
  5. The instructions were inarticulate and confusing, leading to many mistakes. (Talimatlar anlaşılması zor ve kafa karıştırıcıydı, bu da birçok hataya yol açtı.)
  6. She spoke inarticulately due to her nervousness. (Sinirliliğinden dolayı anlaşılması zor konuştu.)
  7. His inarticulate gestures suggested that he was uncomfortable. (Onun anlaşılması zor jestleri, rahat olmadığını gösteriyordu.)
  8. The essay was filled with inarticulate sentences that made it difficult to understand. (Deneme, anlaşılması zor cümlelerle doluydu ve bu nedenle anlamak zordu.)
  9. He was inarticulate in expressing his emotions, so I didn’t know how he felt. (Duygularını ifade etmek konusunda anlaşılması zordu, bu yüzden nasıl hissettiğini bilmiyordum.)
  10. The inarticulate mumbling of the speaker made the audience lose interest. (Konuşmacının anlaşılması zor mırıldanması, izleyicilerin ilgisini kaybetmesine neden oldu.)
  11. His inarticulate speech was due to his lack of preparation. (Anlaşılması zor konuşması, hazırlıksız olmasından kaynaklandı.)
  12. She was inarticulate in her apologies and didn’t seem sincere. (Özür dilemek konusunda anlaşılması zordu ve samimi görünmüyordu.)
  13. The inarticulate directions caused us to get lost on the way. (Anlaşılması zor talimatlar, yolda kaybolmamıza neden oldu.)
  14. His inarticulate writing style made his ideas difficult to understand. (Anlaşılması zor yazım stili, fikirlerini anlamak zorlaştırdı.)
  15. She was inarticulate in describing the scene and failed to convey its beauty. (Manzarayı tarif etmek konusunda anlaşılması zordu ve güzelliğini aktaramadı.)
  16. The student’s inarticulate answers showed a lack of

understanding of the material. (Öğrencinin anlaşılması zor cevapları, konunun anlaşılamadığını gösterdi.)
17. His inarticulate explanation left us confused about what had happened. (Anlaşılması zor açıklaması, ne olduğu konusunda bizi kafamızı karıştırdı.)

  1. The inarticulate mumbling of the witness made it difficult for the jury to understand his testimony. (Tanığın anlaşılması zor mırıldanmaları, jürinin ifadesini anlamasını zorlaştırdı.)
  2. Her inarticulate response made it clear that she didn’t know the answer. (Anlaşılması zor yanıtı, cevabı bilmediğini açıkça ortaya koydu.)
  3. The inarticulate speaker failed to inspire the audience with his message. (Anlaşılması zor konuşmacı, mesajıyla seyirciyi etkilemeyi başaramadı.)

(Türkçe karşılıklar kalın ve siyah renkli olarak yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.