İnability İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Inability İle İlgili Cümleler
Inability, Türkçe’de “yetersizlik, acizlik” anlamına gelir. İşte, bu kelimeyi İngilizce cümleler içinde kullanarak örnekler:
-
My inability to swim has always held me back from joining my friends at the beach. (Yüzme konusundaki yetersizliğim, arkadaşlarımla plaja gitmekten hep beni alıkoymuştu.)
-
The company’s inability to meet its financial targets has resulted in a loss of investor confidence. (Şirketin finansal hedeflerini karşılayamama yetersizliği, yatırımcı güveninin kaybına neden oldu.)
-
His inability to control his temper has caused problems in his personal relationships. (Öfkesini kontrol edememe yetersizliği, kişisel ilişkilerinde sorunlara neden oldu.)
-
The child’s inability to tie his shoelaces frustrated him. (Çocuğun bağcıklarını bağlayamama yetersizliği, onu hayal kırıklığına uğrattı.)
-
Her inability to speak Spanish made it difficult for her to communicate with the locals. (İspanyolca konuşamama yetersizliği, yerlilerle iletişim kurmasını zorlaştırdı.)
-
The athlete’s inability to recover from his injury forced him to withdraw from the competition. (Sakatlığından tamamen kurtulamama yetersizliği, sporcunun yarışmadan çekilmesine neden oldu.)
-
My inability to concentrate in a noisy environment makes it difficult for me to study in coffee shops. (Gürültülü bir ortamda odaklanamama yetersizliğim, kahve dükkanlarında çalışmamı zorlaştırıyor.)
-
The company’s inability to adapt to changing market conditions led to its downfall. (Değişen piyasa koşullarına uyum sağlayamama yetersizliği, şirketin çöküşüne yol açtı.)
-
Her inability to make decisions quickly often resulted in missed opportunities. (Hızlı karar verememe yetersizliği, sıklıkla fırsatların kaçırılmasına neden oldu.)
-
The student’s inability to understand the lesson prompted her to ask for extra help. (Dersi anlayamama yetersizliği, öğrencinin ek yardım istemesine neden oldu.)
-
His inability to read social cues made him seem awkward in social situations. (Sosyal ipuçlarını okuyamama yetersizliği, onu sosyal durumlarda garip görünmesine neden oldu.)
-
The company’s inability to innovate left it behind its competitors. (Yenilik yapamama yetersizliği, şirketi rakiplerinin gerisinde bıraktı.)
-
Her inability to handle stress caused
health problems. (Stresle başa çıkamama yetersizliği, sağlık sorunlarına neden oldu.)
-
The athlete’s inability to follow the coach’s instructions resulted in poor performance. (Antrenörün talimatlarını takip edememe yetersizliği, sporcunun kötü performansına neden oldu.)
-
The employee’s inability to meet deadlines led to his termination. (Süresi dolan işleri yetiştirememe yetersizliği, çalışanın işten çıkarılmasına neden oldu.)
-
His inability to express his emotions made it difficult for his partner to understand him. (Duygularını ifade edememe yetersizliği, partnerinin onu anlamasını zorlaştırdı.)
-
The company’s inability to provide good customer service led to a decline in sales. (İyi müşteri hizmeti sunamama yetersizliği, satışlarda bir düşüşe neden oldu.)
-
Her inability to remember names made networking events a challenge. (İsimleri hatırlayamama yetersizliği, ağ oluşturma etkinliklerini zorlaştırdı.)
-
The artist’s inability to find inspiration hindered his creativity. (İlham bulamama yetersizliği, sanatçının yaratıcılığını engelledi.)
-
The student’s inability to grasp the concept resulted in poor grades. (Kavramı anlayamama yetersizliği, öğrencinin kötü not almasına neden oldu.)
Hemen Yorum Yaz