İn-Comer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İn-Comer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

In-Comer Nedir?

İn-comer, yeni bir yere veya bir topluluğa katılan ve o toplulukta yabancılık çeken kişidir.

Örnek Cümleler:

1. My sister is an in-comer to this town and she is having a hard time adjusting.
   (Türkçe: Kız kardeşim bu şehirde bir in-comer ve uyum sağlamakta zorlanıyor.)

2. As an in-comer to the company, I had to work harder than the others to prove myself.
   (Türkçe: Şirkette bir in-comer olarak kendimi kanıtlamak için diğerlerinden daha çok çalışmam gerekiyordu.)

3. Being an in-comer in a foreign country can be challenging, but also very rewarding.
   (Türkçe: Yabancı bir ülkede in-comer olmak zorlu olabilir, ancak çok ödüllendirici de olabilir.)

4. The in-comers were warmly welcomed by the locals, who were eager to show them around.
   (Türkçe: Yerliler, etrafı göstermek için sabırsızlanan in-comerları sıcak bir şekilde karşıladılar.)

5. Despite being an in-comer, he quickly became an important member of the community.
   (Türkçe: In-comer olmasına rağmen, hızlı bir şekilde topluluğun önemli bir üyesi haline geldi.)

6. As an in-comer, I found it difficult to understand the local customs and traditions.
   (Türkçe: Bir in-comer olarak, yerel gelenekleri ve görenekleri anlamakta zorlandım.)

7. The in-comer community organized a potluck dinner to get to know each other better.
   (Türkçe: In-comer topluluğu, birbirlerini daha iyi tanımak için bir yemek organize etti.)

8. The in-comers were given a tour of the city to familiarize themselves with the area.
   (Türkçe: In-comerlar, bölgeyi tanımak için şehir turuna çıkarıldılar.)

9. The in-comer struggled to understand the local dialect, which was quite different from the language they had learned in school.
   (Türkçe: In-comer, okulda öğrendikleri dilden oldukça farklı olan yerel lehçeyi anlamakta zorlandı.)

10. The in-comer was surprised by the warm welcome they received from the community.
    (Türkçe: In-comer, topluluktan aldığı sıcak karşılama karşısında şaşkına döndü.)

11. In order to help in-comers adjust to their new surroundings, the local government provides free language classes.
    (Türkçe: Yeni çevrelerine uyum sağlamalarına yardımcı olmak için, yerel hükümet ücretsiz dil kursları sağlar.)

12. As an in-comer, it was important for me to learn about the local culture and customs.
    (Türkçe

: In-comer olarak, yerel kültür ve gelenekleri öğrenmek önemliydi.)

13. The in-comer was initially hesitant to join a new social group, but eventually found that it was a great way to make friends.
    (Türkçe: In-comer başlangıçta yeni bir sosyal gruba katılmaktan çekindi, ancak sonunda arkadaş edinmenin harika bir yolu olduğunu fark etti.)

14. The in-comer struggled to find a job in their field, but eventually landed a position at a local company.
    (Türkçe: In-comer alanında bir iş bulmakta zorlandı, ancak sonunda yerel bir şirkette bir pozisyon elde etti.)

15. The in-comer felt isolated and alone in their new community, but eventually found a sense of belonging.
    (Türkçe: In-comer yeni topluluğunda yalnız hissetti, ancak sonunda bir aidiyet duygusu buldu.)

16. The in-comer was impressed by the rich history and culture of their new home.
    (Türkçe: In-comer, yeni evinin zengin tarih ve kültüründen etkilendi.)

17. The in-comer was grateful for the kindness and support they received from the locals during a difficult time.
    (Türkçe: In-comer, zor bir zamanda yerlilerden aldığı nezaket ve destek için minnettar kaldı.)

18. The in-comer was hesitant to try new foods, but eventually discovered a love for local cuisine.
    (Türkçe: In-comer yeni yiyecekler denemekten çekindi, ancak sonunda yerel mutfağı sevdi.)

19. The in-comer was fascinated by the different customs and traditions of their new community.
    (Türkçe: In-comer, yeni topluluğun farklı gelenek ve göreneklerinden büyülendi.)

20. The in-comer appreciated the efforts made by the community to make them feel welcome and included.
    (Türkçe: In-comer, kendilerini hoş karşılamak ve dahil etmek için topluluk tarafından yapılan çabaları takdir etti.)