İmpatiently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpatiently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Impatiently

İngilizce Anlamı: Sabırsızca, tahammülsüzce

İmpatiently kelimesi, bir şeyin ya da birinin beklenmesi gereken bir durumda sabırsızlık ve tahammülsüzlük hissi ifade eder. Aşağıda bu kelimenin kullanıldığı 20 örnek cümleyi görebilirsiniz:

  1. She tapped her foot impatiently waiting for the elevator. (Asansörü beklerken ayağıyla sabırsızlıkla tıkladı.)
  2. He sighed impatiently when the server took too long to bring the food. (Garson yemeği getirmekte çok uzun sürdüğünde sabırsızlıkla iç çekti.)
  3. The children fidgeted impatiently in their seats waiting for the movie to start. (Film başlamasını beklerken çocuklar koltuklarında sabırsızca kıpırdandılar.)
  4. She checked her watch impatiently, wondering why the meeting was taking so long. (Toplantının neden bu kadar uzun sürdüğünü merak ederek saate sabırsızlıkla baktı.)
  5. He drummed his fingers impatiently on the table waiting for the doctor to arrive. (Doktorun gelmesini beklerken masada sabırsızlıkla parmaklarıyla tıkladı.)
  6. She paced back and forth impatiently as she waited for the test results. (Test sonuçlarını beklerken sabırsızlıkla ileri geri yürüdü.)
  7. The customers tapped their feet impatiently in the long checkout line. (Uzun ödeme kuyruğunda müşteriler ayağıyla sabırsızlıkla tıkladılar.)
  8. He huffed impatiently when the car in front of him didn’t move at the green light. (Yeşil ışıkta önündeki araba hareket etmediğinde sabırsızlıkla homurdandı.)
  9. She clicked her pen impatiently waiting for her colleague to finish talking. (Meslektaşının konuşmasını bitirmesini beklerken kalemini sabırsızlıkla tıklattı.)
  10. He rolled his eyes impatiently when the waitress forgot his order. (Garson siparişini unuttuğunda sabırsızlıkla gözlerini devirdi.)
  11. She huffed impatiently when her computer took too long to start up. (Bilgisayarının açılışı için çok uzun sürdüğünde sabırsızlıkla homurdandı.)
  12. He tapped his foot impatiently waiting for his turn at the DMV. (DMV’deki sırasını beklerken ayağıyla sabırsızlıkla tıkladı.)
  13. She sighed impatiently when the traffic didn’t move for several minutes. (Trafik birkaç dakika boyunca hareket etmediğinde sabırsızlıkla iç çekti.)
  14. He checked his phone impatiently waiting for a reply to his message. (Mesajına cevap gelmesini beklerken telefonuna sabırsızlıkla baktı.)
  15. She frowned impatiently when the elevator doors didn’t open right away. (Asansör kap
  1. He tapped his fingers impatiently on the steering wheel waiting for the light to turn green. (Yeşil ışık olana kadar direksiyonda sabırsızlıkla parmaklarıyla tıkladı.)
  2. She sighed impatiently when the customer service representative put her on hold for the third time. (Müşteri hizmetleri temsilcisi üçüncü kez beklettiğinde sabırsızlıkla iç çekti.)
  3. He shuffled his feet impatiently waiting for the bus to arrive. (Otobüsün gelmesini beklerken ayaklarını sabırsızlıkla sürüyerek hareket ettirdi.)
  4. She snapped her book shut impatiently when her friend kept interrupting her. (Arkadaşı sürekli araya girdiğinde kitabını sabırsızlıkla kapattı.)
  5. He tapped his foot impatiently while the airplane was delayed on the tarmac. (Uçağın pistte gecikmesi nedeniyle ayakta sabırsızlıkla tıkladı.)

İmpatiently kelimesi, beklenen bir şeyin gerçekleşmemesi ya da bir şeyin yavaş hareket etmesi gibi durumlarda kullanılır. İşaret edilen eylem ya da durumun hızlı bir şekilde gerçekleşmesi için duyulan sabırsızlık hissi ifade edilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.