İmpartial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpartial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpartial

İmpartial, tarafsız, adaletli ve objektif anlamlarına gelir. Bu kelime, bir kişinin bir durumda taraf tutmadığını veya kişisel ön yargıları olmadığını ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. The judge was completely impartial in his verdict. (Yargıç kararında tamamen tarafsızdı.)
  2. The news reporter presented the facts in an impartial manner. (Haber muhabiri gerçekleri tarafsız bir şekilde sundu.)
  3. The referee was praised for his impartial decisions during the game. (Hakem maç sırasında tarafsız kararları nedeniyle övüldü.)
  4. As a teacher, it’s important to be impartial when grading exams. (Bir öğretmen olarak, sınavları değerlendirirken tarafsız olmak önemlidir.)
  5. The investigative committee must remain impartial throughout the investigation. (Araştırma komitesi soruşturma süresince tarafsız kalmalıdır.)
  6. She tried to remain impartial despite her personal feelings about the situation. (Durum hakkındaki kişisel duygularına rağmen tarafsız kalmaya çalıştı.)
  7. The judge’s impartiality was called into question by the defense. (Savunma tarafından yargıcın tarafsızlığı sorgulandı.)
  8. It’s important for journalists to be impartial when reporting the news. (Haberleri rapor ederken gazetecilerin tarafsız olması önemlidir.)
  9. The impartiality of the committee’s decision was praised by both parties. (Komitenin kararının tarafsızlığı her iki tarafından övüldü.)
  10. He was praised for his impartiality in settling the dispute between the two parties. (İki taraf arasındaki anlaşmazlığı çözmedeki tarafsızlığı nedeniyle övüldü.)
  11. The lawyer made sure to present an impartial argument in court. (Avukat mahkemede tarafsız bir argüman sunmaya özen gösterdi.)
  12. The impartiality of the election was questioned due to reports of voter fraud. (Seçimin tarafsızlığı, seçmen dolandırıcılığı raporları nedeniyle sorgulandı.)
  13. The company hired an impartial third-party to investigate the allegations of misconduct. (Şirket, uygunsuzluk iddialarını araştırmak için tarafsız bir üçüncü taraf tuttu.)
  14. The board of directors made an impartial decision based on the company’s financial reports. (Yönetim kurulu, şirketin mali raporlarına dayanarak tarafsız bir karar verdi.)
  15. The judge’s impartiality was put to the test in a high-profile case. (Yargıcın tarafsızlığı, yüksek profilli bir davada test edildi.)
  16. The journalist’s impartial reporting earned her a reputation for honesty and accuracy. (Gazetecinin tarafsız raporlaması, ona dürüstlük ve doğruluk açısından bir ün kazandırdı.)
  17. The impartiality of the investigation was called into question after it was

revealed that the investigator had a personal relationship with one of the parties involved. (Araştırmanın tarafsızlığı, araştırmacının dahil olan taraflardan biriyle kişisel bir ilişkisi olduğu ortaya çıktıktan sonra sorgulandı.)
18. The teacher’s impartial grading system was appreciated by the students. (Öğretmenin tarafsız not sistemi öğrenciler tarafından takdir edildi.)

  1. The impartiality of the news source was questioned due to their history of biased reporting. (Haber kaynağının tarafsızlığı, önyargılı raporlama geçmişi nedeniyle sorgulandı.)
  2. The judge recused himself from the case to maintain impartiality. (Yargıç, tarafsızlığı korumak için davadan kendini çıkardı.)

(Türkçe çevirileri kalın ve yeşil renkli olarak gösterilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.