İmmolation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmmolation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmmolation Nedir?

İmmolation, bir kişinin kendini bilinçli bir şekilde yakarak kendini öldürmesi anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. Immolation is a tragic form of protest.
   (Türkçe: İmmolasyon, trajik bir protesto biçimidir.)

2. The monk committed immolation in the public square to protest against the government’s policies.
   (Türkçe: Keşiş, hükümetin politikalarına karşı protesto etmek için halka açık meydanda immolation yaptı.)

3. The act of immolation is considered as one of the most extreme forms of self-sacrifice.
   (Türkçe: Immolation eylemi, kendini feda etmenin en aşırı biçimlerinden biri olarak kabul edilir.)

4. The protester set himself on fire as a form of immolation.
   (Türkçe: Protestocu, immolasyon olarak kendini ateşe verdi.)

5. The news of the immolation spread quickly across the country, causing outrage and shock.
   (Türkçe: Immolation haberleri ülke genelinde hızla yayıldı, öfke ve şok yarattı.)

6. The act of immolation is often seen as a desperate last resort for those who feel they have no other way to make their voices heard.
   (Türkçe: Immolation eylemi, seslerini duyurmak için başka bir yolun kalmadığını hissedenler için çaresiz bir son çare olarak sıkça görülür.)

7. The young man’s immolation was a tragic event that shook the entire community.
   (Türkçe: Genç adamın immolasyonu, tüm toplumu sarsan trajik bir olaydı.)

8. The government condemned the act of immolation and called for peaceful protests instead.
   (Türkçe: Hükümet, immolasyon eylemini kınadı ve yerine barışçıl protestolar çağrısında bulundu.)

9. The practice of immolation is not a new phenomenon, and has been recorded throughout history.
   (Türkçe: Immolation uygulaması yeni bir olgu değildir ve tarih boyunca kaydedilmiştir.)

10. The monk’s immolation was a powerful symbol of resistance against the oppressive regime.
    (Türkçe: Keşişin immolasyonu, baskıcı rejime karşı direnişin güçlü bir sembolüydü.)

11. The act of immolation is often seen as a form

of martyrdom in some cultures.
(Türkçe: Bazı kültürlerde, immolasyon eylemi şehitlik biçimi olarak görülür.)

12. The government’s response to the recent immolation has been criticized as inadequate.
    (Türkçe: Son immolasyon olayına hükümetin tepkisi yetersiz olarak eleştirildi.)

13. The act of immolation is a desperate and extreme measure, usually taken by those who feel they have no other options.
    (Türkçe: Immolation eylemi, genellikle diğer seçenekleri olmadığını hissedenler tarafından alınan çaresiz ve aşırı bir önlemdir.)

14. The man’s immolation was a tragic end to his long struggle for justice.
    (Türkçe: Adamın immolasyonu, uzun süren adalet mücadelesine trajik bir son oldu.)

15. Some have criticized the media’s coverage of immolation, saying it glorifies a violent act.
    (Türkçe: Bazıları, medyanın immolasyon olaylarını kutsallaştırdığına dair eleştirilerde bulundu.)

16. The act of immolation is a desperate cry for help from those who feel they have been forgotten by society.
    (Türkçe: Immolation eylemi, toplum tarafından unutulduklarını hissedenlerin çaresiz bir yardım çağrısıdır.)

17. The government’s crackdown on immolation protests has been criticized as heavy-handed and counterproductive.
    (Türkçe: Immolasyon protestolarına yönelik hükümetin sert müdahalesi ağır ve üretken olmayan olarak eleştirildi.)

18. The act of immolation is a tragic and desperate plea for attention and change.
    (Türkçe: Immolation eylemi, dikkat çekmek ve değişim talep etmek için trajik ve çaresiz bir çığlık olarak görülür.)

19. The monk’s immolation sparked a wave of protests across the country, highlighting the deep-seated grievances of the people.
    (Türkçe: Keşişin immolasyonu, ülke genelinde protesto dalgasına yol açtı ve halkın köklü şikayetlerini vurguladı.)

20. The act of immolation is a stark reminder of the suffering and oppression that many people around the world still face today.
    (Türkçe: Immolation eylemi, bugün hala dünya genelinde birçok insanın yaşadığı acı ve baskıyı hatırlatıcı bir durum.)