İmminent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmminent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmminent Nedir?

İmminent, yakın veya beklenen bir olayın gerçekleşmesine çok az zaman kalmış olduğunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. A major earthquake is imminent in this region. (Bu bölgede büyük bir deprem yakın zamanda gerçekleşecek.)
2. The imminent storm has forced the evacuation of the entire town. (Yaklaşan fırtına tüm kasabanın tahliye edilmesine neden oldu.)
3. The company is facing an imminent financial crisis. (Şirket yakında bir mali krizle karşı karşıya.)
4. The imminent danger of the situation was apparent to everyone. (Durumun yakın tehdidi herkes için açıktı.)
5. The doctor said that the patient’s death was imminent. (Doktor hastanın ölümünün yakın olduğunu söyledi.)
6. The imminent arrival of the President caused a lot of excitement. (Cumhurbaşkanının yakın gelişi birçok heyecan yarattı.)
7. The imminent release of the new album has been eagerly anticipated by the fans. (Yeni albümün yakın çıkışı hayranlar tarafından sabırsızlıkla bekleniyor.)
8. The threat of a terrorist attack is imminent. (Terörist saldırı tehdidi yakındadır.)
9. The country is on the brink of an imminent political crisis. (Ülke, yakında bir siyasi krizle karşı karşıya.)
10. The company is taking steps to prevent the imminent strike by the workers. (Şirket, işçilerin yaklaşan grevini önlemek için adımlar atıyor.)
11. The imminent deadline for the project has everyone working overtime. (Projenin yakın bitiş tarihi herkesi fazla mesai yapmaya zorluyor.)
12. The imminent departure of their beloved teacher made the students sad. (Sevdikleri öğretmenin yakın ayrılışı öğrencileri üzüyor.)
13. The imminent birth of their child has filled the couple with excitement. (Çocuklarının yakın doğumu çifti heyecanlandırdı.)
14. The army is preparing for the imminent attack by the enemy. (Ordu, düşmanın yakın saldırısı için hazırlık yapıyor.)
15. The imminent sale of the company has caused a lot of speculation in the business world. (Şirketin yakın satışı iş dünyasında birçok spekülasyona neden oldu.)
16. The imminent closure of the factory has put hundreds of people out of work. (Fabrikanın yakın kapanışı yüzlerce insanı işsiz bıraktı.)
17. The imminent retirement of the CEO has caused some concern among the shareholders. (CEO’nun yakın emekliliği, hissedarlar arasında bazı endişelere neden oldu.)
18. The imminent arrival of the guests has prompted the host to start cooking. (Misafirlerin yakın gelişi, ev sahibini yemek yapmaya başlatmıştır.)
19. The imminent change in the weather has made people rush to finish their outdoor activities. (H

19. The imminent change in the weather has made people rush to finish their outdoor activities. (Hava durumunda yakın değişiklik, insanları açık hava etkinliklerini bitirmeye acele ettirdi.)
20. The imminent deadline for the exam has made the students nervous and anxious. (Sınavın yakın bitiş tarihi öğrencileri sinirli ve endişeli hale getirdi.)