İmbue With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmbue With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmbue With Nedir?

İmbue with, “ile doldurmak” veya “ile yüklemek” anlamına gelen bir deyimdir.

Örnek Cümleler:

1. I will imbue this painting with my emotions.

   (Bu resmi duygularımla dolduracağım.)

2. The coach wants to imbue his team with confidence.

   (Koç, takımını özgüvenle yüklemek istiyor.)

3. The writer imbued the characters with complexity.

   (Yazar, karakterleri karmaşıklıkla yükledi.)

4. The ceremony was imbued with tradition and history.

   (Tören, gelenek ve tarihle yüklendi.)

5. The song was imbued with nostalgia.

   (Şarkı, özlemle yüklendi.)

6. The teacher imbued her students with a love of learning.

   (Öğretmen, öğrenmeye olan sevgiyle öğrencilerini yükledi.)

7. She imbues her cooking with her passion for food.

   (Yemeklerine yemeğe olan tutkusunu yüklüyor.)

8. The speech was imbued with a sense of urgency.

   (Konuşma, bir aciliyet duygusuyla yüklendi.)

9. The author imbued the story with a sense of mystery.

   (Yazar, hikayeye bir gizem duygusu yükledi.)

10. The room was imbued with a sense of calm.

    (Oda, bir sakinlik duygusuyla yüklendi.)

11. The artist imbued the painting with light and color.

    (Sanatçı, tabloya ışık ve renk yükledi.)

12. The book was imbued with a sense of adventure.

    (Kitap, bir macera duygusuyla yüklendi.)

13. The film was imbued with a sense of nostalgia.

    (Film, bir özlem duygusuyla yüklendi.)

14. The performance was imbued with energy and enthusiasm.

    (Performans, enerji ve coşkuyla yüklendi.)

15. The sculpture was imbued with a sense of movement.

    (Heykel, hareket du

    ygusuyla yüklendi.)

16. The wedding was imbued with love and happiness.

    (Düğün, aşk ve mutlulukla yüklendi.)

17. The building was imbued with a sense of history and tradition.

    (Bina, tarih ve gelenek duygusuyla yüklendi.)

18. The landscape was imbued with beauty and serenity.

    (Manzara, güzellik ve huzur duygusuyla yüklendi.)

19. The conversation was imbued with a sense of intimacy.

    (Sohbet, bir samimiyet duygusuyla yüklendi.)

20. The museum was imbued with a sense of wonder and awe.

    (Müze, hayranlık ve saygı duygusuyla yüklendi.)

21. The dish was imbued with a unique blend of spices.

    (Yemek, benzersiz bir baharat karışımıyla yüklendi.)