İllegible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İllegible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İllegible Nedir?

İllegible, okunaksız anlamına gelen İngilizce bir kelime olarak kullanılır. Bir yazının veya bir yazı stiliyle ilgili olarak anlaşılması güç olan, okunması zor olan bir şeyi ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. I couldn’t read her handwriting, it was completely illegible.
    (Tamamen okunaksız olan yazısı nedeniyle, onun yazısını okuyamadım.)

  2. The ink had smudged making the writing illegible.
    (Mürekkep dağıldığı için yazı okunaksız hale geldi.)

  3. The old manuscript was so faded that it had become illegible.
    (Eski el yazması o kadar solgundu ki okunması imkansız hale gelmişti.)

  4. His handwriting was so illegible that the teacher couldn’t grade his paper.
    (O’nun yazısı o kadar okunaksızdı ki öğretmen kağıdını notlandıramadı.)

  5. The sign was illegible due to its small font size.
    (Yazı karakteri boyutu küçük olduğu için işaret okunamazdı.)

  6. The document was illegible because of the poor quality of the printer.
    (Baskı kalitesi kötü olduğu için belge okunamaz hale gelmişti.)

  7. The writing on the old tombstone had become illegible due to erosion.
    (Eskimiş mezar taşındaki yazı, erozyon nedeniyle okunamaz hale gelmişti.)

  8. The letter was illegible because it had been torn in several places.
    (Mektup, birkaç yerinden yırtıldığı için okunamaz hale gelmişti.)

  9. The handwriting on the prescription was illegible, so the pharmacist had to call the doctor.
    (Reçetede yer alan yazı okunaksız olduğu için, eczacı doktoru aramak zorunda kaldı.)

  10. The book was so old that many of the pages were illegible.
    (Kitap o kadar eskiydi ki, sayfaların birçoğu okunaksız hale gelmişti.)

  11. The label on the medicine bottle was illegible, so she couldn’t tell how many pills to take.
    (İlaç şişesindeki etiket okunamaz olduğu için, kaç tane hap alması gerektiğini bilemedi.)

  12. The handwriting on the postcard was illegible, but she could make out the sender’s name.
    (Kartpostalda yer alan yazı okunaksızdı, ancak gönderenin adını görebildi.)

  13. The map was illegible, so they got lost trying to find their way.
    (Harita okunamadığı için, yollarını bulmaya çalışırken kayboldular.)

  14. The signature on the contract was illegible, so they had to ask the person to sign again.
    (Sözleşmedeki imza okunaksızdı, bu yüzden kişiden tekrar imzalamasını istediler.)

  15. The graffiti on the wall was illegible, but it was clear that it was vandalism.
    (Duvarda

yer alan grafiti okunaksızdı, ancak vandalizm olduğu açıktı.)

  1. The print in the newspaper was illegible, so she had to use a magnifying glass to read it.
    (Gazetede yer alan yazı okunaksızdı, bu yüzden okumak için büyüteç kullanmak zorunda kaldı.)

  2. The document was illegible because of the poor quality of the photocopy.
    (Fotokopinin kalitesi kötü olduğu için belge okunamaz hale gelmişti.)

  3. The lettering on the store sign was illegible, so they drove past it several times.
    (Mağaza tabelasındaki yazı okunaksız olduğu için, birkaç kez tabelanın önünden geçtiler.)

  4. The handwriting on the note was illegible, but she could tell that it was from her friend.
    (Notun üzerindeki yazı okunaksızdı, ancak arkadaşından geldiğini anlayabildi.)

  5. The text in the old book was illegible because of the faded ink.
    (Eski kitaptaki metin, solmuş mürekkep nedeniyle okunamaz hale gelmişti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.