İll-Fated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İll-Fated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İll-fated Nedir?

İll-fated, kötü bir kader veya yazgıya sahip olan anlamına gelir. Bir kişinin ya da bir şeyin başına kötü olayların gelmesi önceden belirlenmiş gibidir.

Örnek Cümleler:

  1. Despite his best efforts, John’s ill-fated business venture failed. (John’un en iyi çabalarına rağmen, kötü kaderli iş girişimi başarısız oldu.)
  2. The Titanic was an ill-fated ship that sank on its maiden voyage. (Titanic, ilk seferinde battığı için kötü kaderli bir gemi olarak bilinir.)
  3. The town’s ill-fated attempt to revitalize its economy ended in bankruptcy. (Kentin ekonomisini canlandırmak için yaptığı kötü kaderli girişim iflasla sonuçlandı.)
  4. The young couple’s ill-fated love affair was doomed from the start. (Genç çiftin kötü kaderli aşkı başlangıçtan itibaren kaderine mahkumdu.)
  5. The ill-fated expedition to the South Pole ended in tragedy. (Güney Kutbu’na yapılan kötü kaderli keşif seferi trajediyle sonuçlandı.)
  6. The company’s ill-fated decision to expand into new markets led to its downfall. (Şirketin yeni pazarlara genişlemek için verdiği kötü kaderli karar, çöküşüne neden oldu.)
  7. The ill-fated soldier was killed in action on the first day of the war. (Kötü kaderli asker, savaşın ilk gününde çatışmada öldürüldü.)
  8. The play was an ill-fated production that closed after just one week. (Oyun, sadece bir hafta sonra kapanan kötü kaderli bir yapımdı.)
  9. The village’s ill-fated attempt to resist the invading army ended in massacre. (Köye saldıran orduya karşı direnme girişimi, katliamla sonuçlanan kötü kaderli bir deneyim oldu.)
  10. The ill-fated hiker was lost in the wilderness for days before being rescued. (Kötü kaderli yürüyüşçü, kurtarılana kadar günlerce vahşi doğada kayboldu.)
  11. The ill-fated election campaign was plagued by scandals and controversies. (Kötü kaderli seçim kampanyası, skandallar ve tartışmalarla doluydu.)
  12. The doomed lovers were an ill-fated couple from different social classes. (Kaderlerine mahkum olan sevgililer, farklı sosyal sınıflardan kötü kaderli bir çiftti.)
  13. The ill-fated airplane crashed into the ocean, killing all onboard. (Kötü kaderli uçak, denize çakılarak tüm yolcuları öldürdü.)
  14. The ill-fated company was unable to recover from the scandal that destroyed its reputation. (Kötü kaderli şirket, itibarını yok eden skandaldan kurtulamadı
  1. The ill-fated marriage ended in divorce after just a few months. (Kötü kaderli evlilik, sadece birkaç ay sonra boşanmayla sonuçlandı.)
  2. The expedition’s ill-fated attempt to climb the mountain resulted in the death of several climbers. (Keşif ekibinin kötü kaderli dağa tırmanma girişimi, birkaç dağcının ölümüyle sonuçlandı.)
  3. The ill-fated car trip was cut short by a flat tire and a severe storm. (Kötü kaderli araba yolculuğu, patlayan lastik ve şiddetli bir fırtına nedeniyle kısa kesildi.)
  4. The ill-fated movie was a box-office disaster, losing millions of dollars. (Kötü kaderli film, milyonlarca dolar kaybeden bir gişe felaketi oldu.)
  5. The ill-fated rescue mission failed to save the trapped miners. (Kötü kaderli kurtarma operasyonu, mahsur kalan madencileri kurtaramadı.)
  6. The ill-fated decision to trust the wrong people led to the company’s downfall. (Yanlış insanlara güvenmek için verilen kötü kaderli karar, şirketin çöküşüne neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.