İdler İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İdler
İdler, tembellik yapan, boş gezen anlamına gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılır.
- I’m tired of my roommate being an idler all day. (Odam arkadaşımın tüm gün tembel olmasından yoruldum.)
- Don’t be an idler, do something productive. (Tembel olma, üretken bir şeyler yap.)
- The idlers were lounging in the park. (Tembeller parkta uzanıp duruyorlardı.)
- The idler slept until noon. (Tembel öğlene kadar uyudu.)
- The idler didn’t even try to look for a job. (Tembel iş aramaya bile çalışmadı.)
- She accused him of being an idler who refused to help with the chores. (O, ev işlerine yardım etmeyi reddeden bir tembel olduğu suçlamasıyla suçlandı.)
- The idler spent the entire day playing video games. (Tembel tüm gün video oyunları oynayarak geçirdi.)
- Don’t waste your life being an idler. (Tembel olup hayatını boşa harcama.)
- The idler always had an excuse for not doing anything. (Tembel her zaman bir şey yapmama bahanesi buluyordu.)
- The idler watched TV all day instead of doing his homework. (Tembel ödevlerini yapmak yerine tüm gün televizyon izledi.)
- The boss fired the idler for not doing any work. (Patron hiçbir iş yapmayan tembeli işten çıkardı.)
- The idler missed the deadline because he procrastinated. (Tembel işi son ana kadar ertelediği için son teslim tarihini kaçırdı.)
- The idler refused to help clean up after the party. (Tembel parti sonrası temizlik yapmaya yardım etmeyi reddetti.)
- The idler complained about being bored all the time. (Tembel sürekli sıkıldığından şikayet ediyordu.)
- The idler always relied on others to do things for him. (Tembel her zaman başkalarına bir şeyler yapması için güveniyordu.)
- The idler spent his inheritance on frivolous things. (Tembel mirasını gereksiz şeylere harcadı.)
- The idler never took responsibility for his actions. (Tembel hiçbir zaman eylemlerinin sorumluluğunu almadı.)
- The idler missed out on opportunities because he didn’t want to put in the effort. (Tembel çaba göstermek istemediği için fırsatları kaçırdı.)
- The idler spent his days daydreaming instead of working. (Tembel çalışmak yerine hayal kurarak günlerini geçirdi.)
- Being an idler is not a sustainable lifestyle. (Tembel olmak sürdürülebilir bir yaşam tarzı değildir.)
- The idler’s laziness was affecting his relationships. (Tembelliği, ilişkilerine zarar veriyordu.)
- The idler was content with living off of his parents’ money. (Tembel, ebeveyninin parasıyla yaşamaktan memnundu.)
- The idler’s lack of motivation was preventing him from achieving his goals. (Tembelin motivasyon eksikliği, hedeflerine ulaşmasını engelliyordu.)
- The idler was always the last one to show up for meetings. (Tembel, toplantılara her zaman en son gelen kişiydi.)
- The idler’s friends were getting frustrated with his lack of ambition. (Tembelin arkadaşları, onun azmi eksikliğinden dolayı sinirliydiler.)
- The idler didn’t see the point in working hard. (Tembel, sıkı çalışmanın bir anlamını görmüyordu.)
- The idler’s parents were worried about his future. (Tembelin ebeveynleri, geleceği hakkında endişeliydi.)
- The idler’s laziness was rubbing off on his siblings. (Tembelliği, kardeşlerine bulaşıyordu.)
- The idler’s lack of ambition was preventing him from reaching his full potential. (Tembelin azmi eksikliği, tam potansiyeline ulaşmasını engelliyordu.)
- The idler was content with living a mediocre life. (Tembel, sıradan bir yaşam sürmekten memnundu.)
Hemen Yorum Yaz