Hut İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hut İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hut İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Küçük, sade ve basit bir barınak veya ev.

  1. In the woods, we found a small hut where we could take shelter. (Ormanda küçük bir kulübe bulduk, orada barınabiliriz.)
  2. The fisherman built a hut near the river to stay while he fished. (Balıkçı nehir kenarında balık tutarken kalması için bir kulübe inşa etti.)
  3. The hermit lived in a small hut in the mountains for many years. (Sarılmış, yıllarca dağlarda küçük bir kulübede yaşadı.)
  4. The hunter built a temporary hut out of leaves and branches to hide from the rain. (Avcı, yağmurdan kaçmak için yaprak ve dallardan geçici bir kulübe inşa etti.)
  5. The children built a hut in the backyard using cardboard boxes. (Çocuklar, karton kutular kullanarak arka bahçede bir kulübe inşa ettiler.)
  6. The hut was made of logs and had a thatched roof. (Kulübe gürgen ağacından yapılmıştı ve hasırdan bir çatısı vardı.)
  7. The mountain climbers found a hut at the base camp where they could rest. (Dağcılar, temel kampında dinlenebilecekleri bir kulübe buldular.)
  8. The shepherd used a hut to keep his sheep safe from predators. (Çoban, koyunlarını yırtıcılardan korumak için bir kulübe kullandı.)
  9. The traveler stumbled upon a small hut in the desert and was grateful for the shade. (Yolcu çölde küçük bir kulübe rastladı ve gölge için minnettar oldu.)
  10. The hut was located deep in the woods, away from civilization. (Kulübe, medeniyetten uzakta, derin ormanda bulunuyordu.)
  11. The hut was built on stilts to keep it above the water during floods. (Kulübe, seller sırasında suyun üstünde tutmak için kazıklar üzerine inşa edildi.)
  12. The artist used a hut in the countryside as a studio to create his paintings. (Sanatçı, resimlerini oluşturmak için kırsaldaki bir kulübeyi stüdyo olarak kullandı.)
  13. The hut was cozy and warm with a fire burning in the fireplace. (Kulübe, şöminede yanmakta olan bir ateşle sıcak ve rahattı.)
  14. The workers used a hut on the construction site as a break room. (İşçiler, inşaat sahasında bir kulübeyi mola odası olarak kullandılar.)
  15. The hut had a small garden where the owner grew vegetables and herbs. (Kulübenin sahibi sebzeler ve otlar yetiştirdiği küçük bir bahçesi vardı.)
  16. The hut was decorated with handmade crafts and had a rustic charm. (Kulübe, el yapımı zanaat eserleriyle süslenmiş
  1. The family spent their summer vacation in a hut by the lake, enjoying nature. (Aile yaz tatilini göl kenarındaki bir kulübede doğayı tadarak geçirdi.)
  2. The hut was surrounded by beautiful flowers and greenery. (Kulübe, güzel çiçekler ve yeşilliklerle çevriliydi.)
  3. The explorer discovered a small hut in the jungle that was used by local tribes. (Kaşif, yerli kabileler tarafından kullanılan bir orman kulübesi keşfetti.)
  4. The hut had a small porch where the owner enjoyed reading books and drinking tea. (Kulübenin sahibi, kitap okumayı ve çay içmeyi sevdiği küçük bir sundurma alanı vardı.)

Türkçe Anlamı: A small, simple and basic shelter or house.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.