Hush İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hush İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hush İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Sessiz, sakin, susturmak.

1. She hushed the baby by singing a lullaby. (Bebeği ninni söyleyerek susturdu.)
2. Please hush your voice, people are trying to sleep. (Sesini kısar mısın? İnsanlar uyumaya çalışıyor.)
3. The librarian gestured for us to hush in the reading room. (Kütüphaneci okuma odasında sessiz olmamız için işaret etti.)
4. The teacher hushed the students with a stern look. (Öğretmen sert bir bakışla öğrencileri susturdu.)
5. The audience hushed as the performer took the stage. (Sanatçı sahneye çıkınca izleyiciler sessizleşti.)
6. The parents hushed their children as they entered the church. (Ebeveynler kiliseye girerken çocuklarını susturdular.)
7. I tried to hush my dog by giving her a treat. (Köpeğimi bir ödülle susturmaya çalıştım.)
8. The mother hushed her child’s fears by telling her a story. (Anne çocuğunun korkularını hikaye anlatarak giderdi.)
9. The manager hushed the office gossip with a stern warning. (Yönetici sert bir uyarıyla ofis dedikodularını bastırdı.)
10. The sound of the waterfall hushed my thoughts. (Şelalenin sesi düşüncelerimi susturdu.)
11. Hush, let’s listen to what he has to say. (Sessiz ol, ne söyleyeceğini dinleyelim.)
12. The child hushed as soon as he saw the big dog. (Çocuk büyük köpeği görünce hemen sustu.)
13. The host asked the guests to hush during the speech. (Sunucu konuşma sırasında konukların sessiz olmalarını istedi.)
14. Hush now, it’s time to go to bed. (Sus şimdi, yatma vakti geldi.)
15. The calming music hushed the nerves of the patients in the waiting room. (Sakinleştirici müzik bekleme odasındaki hastaların sinirlerini yatıştırdı.)
16. The mother hushed her child’s tears with a hug. (Anne çocuğunun gözyaşlarını bir sarılma ile dindirdi.)
17. The sound of the wind hushed through the trees. (Rüzgarın sesi ağaçların arasında hışıltıyla gitti.)
18. The hushed atmosphere of the library was perfect for studying. (Kütüphanenin sessiz havası çalışmak için mükemmeldi.)
19. Hush, don’t spoil the surprise. (Sessiz ol, sürprizi bozma.)
20. The parents hushed their bickering children with a promise of ice cream. (Ebeveynler buzlu krem şözü vererek tartışan çocuklarını susturdular.)

21. The detective hushed the witness to keep their conversation confidential. ( Dedektif, tanığın ifadesini gizli tutmak için onu susturdu.)
22. The soft whisper hushed in the darkened room. (Karanlık odada kısık fısıltı duyuldu.)
23. The politician tried to hush the scandal, but it eventually came out. (Politikacı skandalı örtbas etmeye çalıştı, ancak sonunda ortaya çıktı.)
24. The mother hushed her crying child with a gentle touch. (Anne nazik bir dokunuşla ağlayan çocuğunu susturdu.)
25. The silence hushed over the crowd as the performer began to sing. (Sanatçı şarkı söylemeye başladığında kalabalığın üstüne sessizlik çöktü.)
26. Hush! I hear something. (Sessiz ol! Bir şeyler duyuyorum.)
27. The librarian hushed the group of teenagers who were being too loud. (Kütüphaneci çok gürültülü olan gençleri susturdu.)
28. The mother hushed her baby’s crying with a gentle sway. (Anne nazik bir sallantı ile bebeğinin ağlamasını susturdu.)
29. The hush of the early morning was broken by the sound of a car engine. (Erken sabahın sessizliği araba motorunun sesiyle bozuldu.)
30. The teacher hushed the class to listen to an important announcement. (Öğretmen önemli bir duyuru için sınıfı susturdu.)
31. The hush of the forest was only broken by the occasional chirping of a bird. (Ormanın sessizliği sadece ara sıra bir kuşun cıvıltısıyla bozuldu.)
32. Hush, don’t tell anyone our secret. (Sus, sırrımızı kimseye söyleme.)
33. The sound of rain hushed as the storm passed. (Fırtına geçerken yağmurun sesi kesildi.)
34. The conductor hushed the orchestra with a wave of his hand. (Şef elinin bir hareketiyle orkestrayı susturdu.)
35. The calm hush of the ocean was a welcome relief from the chaos of the city. (Okyanusun sakin sessizliği, şehirdeki kaosun rahatlatıcı bir ferahlama oldu.)