Hotfoot İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hotfoot İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hotfoot nedir?

Hotfoot, aceleyle veya hızla gitmek anlamına gelen bir deyimdir.

Örnek cümleler:

1. I need to hotfoot it to the station or I’ll miss my train.

   (Trenimi kaçırmak istemiyorsam hızlıca istasyona gitmeliyim.)

2. She hotfooted over to the store to grab some milk.

   (Süt almak için hızlıca dükkana gitti.)

3. He hotfooted out of the office when he heard the news.

   (Haberleri duyduğunda ofisten hızlıca çıktı.)

4. The children hotfooted it to the playground.

   (Çocuklar hızla oyun parkına gittiler.)

5. I’ll hotfoot it over to your place as soon as I finish work.

   (İşimi bitirdikten sonra hemen senin yerine doğru hızlıca gideceğim.)

6. The thief hotfooted away from the scene of the crime.

   (Hırsız suç mahallinden hızlıca uzaklaştı.)

7. She hotfooted down the street to catch the bus.

   (Otobüsü yetiştirmek için cadde boyunca hızlı adımlarla yürüdü.)

8. The jogger hotfooted past me on the trail.

   (Koşucu, patikada benim yanımdan hızlıca geçti.)

9. We hotfooted it to the concert and arrived just in time for the opening act.

   (Konsere hızlıca gittik ve açılış gösterisi için tam zamanında vardık.)

10. He hotfooted into the building to escape the rain.

    (Yağmurdan kaçmak için binaya hızlıca girdi.)

11. The hiker hotfooted up the mountain to reach the summit before sunset.

    (Dağcı, güneş batmadan önce zirveye ulaşmak için dağa hızlıca tırmandı.)

12. She hotfooted it to the airport to catch her flight.

    (Uçuşunu yetiştirmek için hızlıca havaalanına gitti.)

13. He hotfooted to the store to buy some emergency supplies.

    (Acil malzemeler almak için hızlıca dükkana gitti.)

14. I hotfooted across the street to avoid the traffic.

    (Trafikten kaçınmak için caddeyi hızlıca geçtim.)

15. =”color:blue”>She hotfooted to the party to make sure she didn’t miss anything.

    (Hiçbir şeyi kaçırmamak için partiye hızlıca gitti.)

16. The delivery man hotfooted to make his deliveries on time.

    (Teslimatlarını zamanında yapmak için kurye hızlıca hareket etti.)

17. The dog hotfooted after the squirrel, but couldn’t catch it.

    (Köpek sincaba hızla koştu ama onu yakalayamadı.)

18. He hotfooted it to the store to get the last item on his shopping list.

    (Alışveriş listesindeki son ürünü almak için hızlıca dükkana gitti.)

19. The athlete hotfooted to the finish line and won the race.

    (Sporcu, bitiş çizgisine hızla koştu ve yarışı kazandı.)