Horrid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Horrid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Horrid

Horrid, anlam olarak “korkunç, berbat” gibi olumsuz duygular uyandıran bir sıfat olarak kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The food at that restaurant was horrid. (O restorandaki yemekler berbattı.)
2. I had a horrid nightmare last night. (Geçen gece korkunç bir kabus gördüm.)
3. The weather was horrid, it rained all day. (Hava korkunçtu, tüm gün yağmur yağdı.)
4. I hate horror movies, they’re just horrid. (Korku filmlerinden nefret ederim, sadece korkunçlar.)
5. The hotel room was horrid, it smelled like mold. (Otel odası korkunçtu, küf kokuyordu.)
6. The traffic in the city was horrid, it took me two hours to get home. (Şehirdeki trafik korkunçtu, eve gitmek için iki saatim vardı.)
7. I had a horrid experience at the dentist, it was so painful. (Dişçide korkunç bir deneyim yaşadım, çok acı vericiydi.)
8. The smell in the garbage can was horrid. (Çöp kutusundaki koku korkunçtu.)
9. The horror movie was so horrid, I couldn’t finish watching it. (Korku filmi o kadar korkunçtu ki izlemeyi bitiremedim.)
10. The customer service at that store was horrid, they were so rude. (O mağazadaki müşteri hizmetleri korkunçtu, çok kaba davrandılar.)
11. The taste of that medicine was horrid, I had to force myself to swallow it. (O ilacın tadı korkunçtu, kendimi yutmaya zorladım.)
12. The building’s condition was horrid, it needed a lot of repairs. (Binanın durumu korkunçtu, birçok onarım gerekiyordu.)
13. The horrid smell of smoke filled the air after the fire. (Yangından sonra havada korkunç bir duman kokusu vardı.)
14. The book’s ending was horrid, it was so disappointing. (Kitabın sonu korkunçtu, çok hayal kırıklığına uğrattı.)
15. I had a horrid sunburn after spending too much time in the sun. (Güneşte çok fazla zaman geçirdikten sonra korkunç bir güneş yanığı geçirdim.)
16. The test was horrid, I don’t think I did well. (Test korkunçtu, iyi yapmadığımı düşünüyorum.)
17. The smell of the garbage truck was horrid, I had to hold my breath. (Çöp kamyonunun kokusu korkunçtu, nefesimi tutmam gerekti.)
18. The noise from the construction site was horrid, it was hard to concentrate. (İnşaat alanındaki gürültü korkunçtu, konsantre olmak zordu.)
19. The dog’s breath was horrid, I couldn’t stand being near it. (Kö

pın nefesi korkunçtu, yanında olmaktan hoşlanmadım.)
20. The condition of the prison cell was horrid, it was dirty and dark. (Cezaevinin hücrenin durumu korkunçtu, kirli ve karanlıktı.)