Honour İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Honour İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Honour İle İlgili Cümleler (20 örnek)

Honour kelimesinin Türkçe anlamı “şeref” veya “onur”dur. Bu kelime, kişinin kendisine ve diğerlerine olan saygısı ve itibarı ile ilgilidir. Aşağıda, “honour” kelimesi ile ilgili örnek cümleler verilmiştir:

1.

Honour is very important in many cultures. (Şeref, birçok kültürde çok önemlidir.)

2.

He was awarded the Medal of Honour for his bravery in battle. (O, savaştaki cesareti nedeniyle Şeref Madalyası’na layık görüldü.)

3.

She felt that it was her duty to defend her family’s honour. (Ailesinin şerefini savunmak onun görevi olduğunu düşündü.)

4.

The company was founded on a principle of honour and integrity. (Şeref ve dürüstlük ilkesine dayanarak şirket kuruldu.)

5.

He was stripped of his honour and reputation after he was caught cheating. (Aldatma suçu ortaya çıkınca, onun şerefi ve itibarı elinden alındı.)

6.

She felt a deep sense of honour to be asked to speak at the conference. (Konferansta konuşma yapması için sorulduğunda derin bir şeref duygusu hissetti.)

7.

The knight pledged to uphold the honour of his king and country. (Şövalye, kral ve ülkesinin şerefini korumayı yemin etti.)

8.

The book is a tribute to the honour and sacrifice of those who fought in the war. (Kitap, savaşta mücadele edenlerin şerefi ve fedakarlığına saygı duruşunda bulunuyor.)

9.

The judge felt that the accused had brought dishonour upon his family. (Yargıç, sanığın ailesine rezil bir durum yaşattığını düşündü.)

10.

She was filled with a sense of honour when she received the award. (Ödül aldığında onu bir şeref duygusu kapladı.)

11.

The soldier was honoured for his bravery in battle. (Asker, savaştaki cesareti nedeniyle onurlandırıldı.)

12.

The company had a strict code of honour that all employees were expected to follow. (Şirketin tüm çalışanlarının uyması beklenen sıkı bir şeref kuralları vardı.)

13.

He refused to compromise his honour by lying to his boss. (Patronuna yalan söyleyerek onurunu zedelemeyi reddetti.)

14.

She was known for her honesty and honour in her community. (Toplumunda dür

15.

The ceremony was held to honour the memory of those who had died in the war. (Tören, savaşta hayatını kaybedenlerin anısını onurlandırmak için yapıldı.)

16.

He felt a sense of honour and pride when he graduated from college. (Üniversiteden mezun olduğunda, bir şeref ve gurur duygusu hissetti.)

17.

The charity work he did was a testament to his honour and compassion. (Yaptığı hayır işleri, onun şeref ve merhametinin bir kanıtıydı.)

18.

The country’s highest honour was bestowed upon him for his contributions to the arts. (Sanata katkılarından dolayı ülkenin en yüksek şerefi kendisine verildi.)

19.

The coach stressed the importance of playing with honour and respect for the game. (Antrenör, oyun için şeref ve saygı ile oynamanın önemini vurguladı.)

20.

The soldier’s actions were a testament to his honour and commitment to his country. (Askerin eylemleri, onun şerefine ve ülkesine olan bağlılığının bir kanıtıydı.)

Honour kelimesi, kişinin karakteri ve davranışları ile ilgilidir ve birçok kültürde önemli bir kavramdır. Yukarıdaki örnek cümleler, honour kelimesinin farklı bağlamlarda kullanımını göstermektedir.