Hoarding İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hoarding İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hoarding Nedir?

Hoarding, sürekli biriktirme ve saklama ihtiyacı olan bir psikolojik bozukluktur. Hoarding, birçok nesne, malzeme ve hatta çöp biriktirme eğiliminde olan insanlar arasında yaygındır. Bu durum, yaşam alanlarını istila edebilir ve çevresel sağlık ve güvenlik riskleri yaratabilir.

Örnek Cümleler:

  1. He has a hoarding problem and can’t seem to throw anything away. (O bir toplama sorunu yaşıyor ve herhangi bir şeyi atmaya çalışamıyor.)
  2. Her hoarding tendencies have made her house almost uninhabitable. (Onun biriktirme eğilimleri, evini neredeyse oturulamaz hale getirdi.)
  3. The hoarding of old newspapers and magazines was starting to become a fire hazard. (Eski gazete ve dergilerin toplanması bir yangın riski oluşturmaya başlamıştı.)
  4. His hoarding was becoming a serious problem that needed to be addressed. (Onun biriktirme alışkanlığı, ele alınması gereken ciddi bir sorun haline geliyordu.)
  5. Hoarding is a common symptom of obsessive-compulsive disorder. (Biriktirme, obsesif-kompulsif bozukluğun yaygın bir belirtisidir.)
  6. Her hoarding was beginning to affect her relationships with family and friends. (Onun biriktirme eğilimi, aile ve arkadaş ilişkilerini etkilemeye başlıyordu.)
  7. The hoarding of food in the pantry was attracting pests and rodents. (Mutfaktaki yiyecek biriktirme, zararlıları ve kemirgenleri çekiyordu.)
  8. Hoarding can lead to feelings of isolation and loneliness. (Biriktirme, yalnızlık ve izolasyon hissi yaratabilir.)
  9. His hoarding of sentimental items was preventing him from moving on after his breakup. (Onun duygusal değeri olan şeyleri biriktirmesi, ayrılıktan sonra ilerlemesini engelliyordu.)
  10. Hoarding can be a sign of deeper emotional issues that need to be addressed. (Biriktirme, ele alınması gereken daha derin duygusal sorunların bir işareti olabilir.)
  11. The hoarding of old electronics and appliances was taking up valuable space in the garage. (Eski elektronik ve cihazların biriktirilmesi, garajdaki değerli alanı kaplıyordu.)
  12. Her hoarding tendencies were causing her financial strain due to all the unnecessary purchases. (Onun biriktirme eğilimleri, gereksiz satın alımlar nedeniyle finansal sıkıntıya neden oluyordu.)
  13. Hoarding can be a compulsive behavior that is difficult to control. (Biriktirme, kontrol etmesi zor bir takıntılı davranış olabilir.)
  14. His hoarding of items that he believed had future value was causing him to live in clutter. (Gelecekte değ

erli olacağına inandığı eşyaları biriktirmesi, dağınıklık içinde yaşamasına neden oluyordu.)
15. Hoarding can cause physical health problems due to unsanitary living conditions. (Biriktirme, hijyenik olmayan yaşam koşulları nedeniyle fiziksel sağlık sorunlarına neden olabilir.)

  1. Her hoarding of clothes had taken over her closet and drawers, leaving no room for anything else. (Onun giysi biriktirmesi, dolap ve çekmeceleri ele geçirmiş, başka hiçbir şey için yer bırakmamıştı.)
  2. Hoarding can be a coping mechanism for dealing with past traumas or anxieties. (Biriktirme, geçmiş travmalar veya kaygılarla başa çıkmak için bir başa çıkma mekanizması olabilir.)
  3. The hoarding of old medications was posing a danger to her health. (Eski ilaçların biriktirilmesi, sağlığı için bir tehlike oluşturuyordu.)
  4. His hoarding of items had caused him to become a recluse, rarely leaving his house. (Onun eşya biriktirmesi, kendini çekilmiş birisi haline getirmiş, evinden nadiren ayrılıyordu.)
  5. Hoarding can have a negative impact on one’s quality of life and overall well-being. (Biriktirme, yaşam kalitesini ve genel iyi oluşu olumsuz etkileyebilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.