Hoard İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hoard İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hoarding (Takıntılı bir şekilde bir şeyleri biriktirme)

Hoarding, a condition characterized by the persistent difficulty of discarding or parting with possessions, regardless of their actual value.

Örnek Cümleler:

  1. She was a hoarder and couldn’t bear to throw anything away. (O biriktiriciydi ve hiçbir şeyi atmaya dayanamadı.)
  2. My grandmother had a hoarding problem, and her house was always cluttered. (Büyükannem bir biriktirme sorunu vardı ve evi her zaman dağınıktı.)
  3. He has a hoarding tendency and collects everything he can get his hands on. (O, biriktirme eğilimi var ve eline geçirdiği her şeyi toplar.)
  4. Hoarding is a mental illness that can be very difficult to treat. (Biriktirme, tedavisi çok zor bir zihinsel hastalıktır.)
  5. Her hoarding had gotten so bad that she was in danger of being evicted from her apartment. (Biriktirmesi o kadar kötüleşmişti ki apartmanından tahliye edilme tehlikesi altındaydı.)
  6. Hoarding runs in our family; my father and grandfather were both collectors. (Biriktirme bizim ailemizde yaygın; babam ve dedem de koleksiyoncular.)
  7. We had to call in professional cleaners to help clear out the hoarder’s house. (Biriktiricinin evini temizlemek için profesyonel temizleyiciler çağırmak zorunda kaldık.)
  8. The hoarder’s family was concerned about his safety and well-being. (Biriktiricinin ailesi, güvenliği ve iyi oluşuyla ilgili endişeliydi.)
  9. Hoarding can lead to social isolation and health problems. (Biriktirme, sosyal izolasyona ve sağlık sorunlarına neden olabilir.)
  10. Her hoarding was so severe that she couldn’t even find a place to sleep in her own bed. (Biriktirmesi o kadar şiddetliydi ki kendi yatağında bile uyuyacak bir yer bulamadı.)
  11. The hoarder’s home was filled with piles of magazines, newspapers, and other clutter. (Biriktiricinin evi dergi, gazete ve diğer kalabalıklarla doluydu.)
  12. The hoarder’s behavior was causing problems for his neighbors, who were complaining about the smell and the rodents. (Biriktiricinin davranışı, koku ve kemirgenlerle ilgili şikayetlerde bulunan komşuları için sorun yaratıyordu.)
  13. Hoarding is often associated with other mental health conditions, such as depression and anxiety. (Biriktirme genellikle depresyon ve kaygı gibi diğer zihinsel sağlık durumlarıyla ilişkilendirilir.)
  14. The hoarder’s obsession with acquiring things had become unmanageable. (Biriktiricinin şeyler edinme takıntısı yönetilemez hale gelmişti.)
  15. We had to intervene and get the ho

arder help before his hoarding became a serious health hazard. (Biriktiricinin biriktirmesi ciddi bir sağlık tehdidi haline gelmeden önce müdahale etmek ve yardım almak zorunda kaldık.)
16. Hoarding is often a coping mechanism for underlying emotional issues. (Biriktirme genellikle altta yatan duygusal sorunlar için bir başa çıkma mekanizmasıdır.)

  1. The hoarder’s family was struggling to understand why he couldn’t let go of his possessions. (Biriktiricinin ailesi, neden eşyalarını bırakamadığını anlamakta zorluk çekiyordu.)
  2. Hoarding can lead to dangerous living conditions, such as fire hazards and blocked exits. (Biriktirme, yangın tehlikeleri ve tıkanmış çıkışlar gibi tehlikeli yaşam koşullarına neden olabilir.)
  3. The hoarder’s therapist was working with him to develop strategies for decluttering and organizing his possessions. (Biriktiricinin terapisti, eşyalarını düzenlemek ve düzenlemek için stratejiler geliştirmek için onunla çalışıyordu.)
  4. It’s important to seek professional help if you or someone you know is struggling with hoarding. (Biriktirme ile mücadele eden biriyseniz veya tanıdığınız biriyseniz, profesyonel yardım almanız önemlidir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.