Hoard İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Hoarding (Takıntılı bir şekilde bir şeyleri biriktirme)
Hoarding, a condition characterized by the persistent difficulty of discarding or parting with possessions, regardless of their actual value.
Örnek Cümleler:
- She was a hoarder and couldn’t bear to throw anything away. (O biriktiriciydi ve hiçbir şeyi atmaya dayanamadı.)
- My grandmother had a hoarding problem, and her house was always cluttered. (Büyükannem bir biriktirme sorunu vardı ve evi her zaman dağınıktı.)
- He has a hoarding tendency and collects everything he can get his hands on. (O, biriktirme eğilimi var ve eline geçirdiği her şeyi toplar.)
- Hoarding is a mental illness that can be very difficult to treat. (Biriktirme, tedavisi çok zor bir zihinsel hastalıktır.)
- Her hoarding had gotten so bad that she was in danger of being evicted from her apartment. (Biriktirmesi o kadar kötüleşmişti ki apartmanından tahliye edilme tehlikesi altındaydı.)
- Hoarding runs in our family; my father and grandfather were both collectors. (Biriktirme bizim ailemizde yaygın; babam ve dedem de koleksiyoncular.)
- We had to call in professional cleaners to help clear out the hoarder’s house. (Biriktiricinin evini temizlemek için profesyonel temizleyiciler çağırmak zorunda kaldık.)
- The hoarder’s family was concerned about his safety and well-being. (Biriktiricinin ailesi, güvenliği ve iyi oluşuyla ilgili endişeliydi.)
- Hoarding can lead to social isolation and health problems. (Biriktirme, sosyal izolasyona ve sağlık sorunlarına neden olabilir.)
- Her hoarding was so severe that she couldn’t even find a place to sleep in her own bed. (Biriktirmesi o kadar şiddetliydi ki kendi yatağında bile uyuyacak bir yer bulamadı.)
- The hoarder’s home was filled with piles of magazines, newspapers, and other clutter. (Biriktiricinin evi dergi, gazete ve diğer kalabalıklarla doluydu.)
- The hoarder’s behavior was causing problems for his neighbors, who were complaining about the smell and the rodents. (Biriktiricinin davranışı, koku ve kemirgenlerle ilgili şikayetlerde bulunan komşuları için sorun yaratıyordu.)
- Hoarding is often associated with other mental health conditions, such as depression and anxiety. (Biriktirme genellikle depresyon ve kaygı gibi diğer zihinsel sağlık durumlarıyla ilişkilendirilir.)
- The hoarder’s obsession with acquiring things had become unmanageable. (Biriktiricinin şeyler edinme takıntısı yönetilemez hale gelmişti.)
- We had to intervene and get the ho
arder help before his hoarding became a serious health hazard. (Biriktiricinin biriktirmesi ciddi bir sağlık tehdidi haline gelmeden önce müdahale etmek ve yardım almak zorunda kaldık.)
16. Hoarding is often a coping mechanism for underlying emotional issues. (Biriktirme genellikle altta yatan duygusal sorunlar için bir başa çıkma mekanizmasıdır.)
- The hoarder’s family was struggling to understand why he couldn’t let go of his possessions. (Biriktiricinin ailesi, neden eşyalarını bırakamadığını anlamakta zorluk çekiyordu.)
- Hoarding can lead to dangerous living conditions, such as fire hazards and blocked exits. (Biriktirme, yangın tehlikeleri ve tıkanmış çıkışlar gibi tehlikeli yaşam koşullarına neden olabilir.)
- The hoarder’s therapist was working with him to develop strategies for decluttering and organizing his possessions. (Biriktiricinin terapisti, eşyalarını düzenlemek ve düzenlemek için stratejiler geliştirmek için onunla çalışıyordu.)
- It’s important to seek professional help if you or someone you know is struggling with hoarding. (Biriktirme ile mücadele eden biriyseniz veya tanıdığınız biriyseniz, profesyonel yardım almanız önemlidir.)
Hemen Yorum Yaz