Hindrance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hindrance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hindrance

Hindrance kelimesi Türkçede “engel” anlamına gelir. Bir şeyin yapılmasına, ilerlemesine veya gelişmesine engel olan bir durumu ifade eder.

  1. The heavy rain was a hindrance to our outdoor plans. (Yoğun yağmur dışarıda planlarımıza engel oldu.)
  2. Lack of funding proved to be a hindrance to the project’s success. (Finansman eksikliği, projenin başarısına engel oldu.)
  3. Traffic congestion can be a hindrance to daily commute. (Trafik sıkışıklığı günlük işe gidip gelmeye engel olabilir.)
  4. Her shyness has been a hindrance to making new friends. (Utangaçlığı yeni arkadaşlar edinmesine engel oldu.)
  5. The language barrier was a hindrance to effective communication. (Dil engeli etkili iletişime engel oldu.)
  6. His lack of experience was a hindrance in landing the job. (Deneyimsizliği işe kabul edilmemesine engel oldu.)
  7. Technical difficulties proved to be a hindrance during the live broadcast. (Teknik zorluklar canlı yayın sırasında engel oldu.)
  8. The broken elevator was a hindrance to accessing the top floor. (Arızalı asansör üst kata ulaşmaya engel oldu.)
  9. His stubbornness proved to be a hindrance in resolving the conflict. (Inatçılığı çatışmayı çözmeye engel oldu.)
  10. The lack of resources was a hindrance in starting the new business. (Kaynakların eksikliği yeni işe başlamaya engel oldu.)
  11. The noise from the construction site was a hindrance to concentration. (İnşaat alanından gelen gürültü konsantrasyona engel oldu.)
  12. Her fear of flying has been a hindrance in her job that requires frequent travel. (Uçuş korkusu sık seyahat gerektiren işinde engel oldu.)
  13. The political unrest in the region was a hindrance to economic growth. (Bölgedeki siyasi karışıklık ekonomik büyümeye engel oldu.)
  14. His poor eyesight has been a hindrance in pursuing a career in aviation. (Kötü görüşü havacılıkta kariyer yapmasına engel oldu.)
  15. The company’s outdated technology is a hindrance to competing with newer businesses. (Şirketin eski teknolojisi, yeni işletmelerle rekabet etmesine engel.)
  16. The strict rules and regulations proved to be a hindrance to creativity. (Katı kurallar ve düzenlemeler yaratıcılığa engel oldu.)
  17. His lack of motivation was a hindrance in achieving his goals. (Motivasyon eksikliği hedeflerine ulaşmasına engel oldu.)
  18. The long wait at the airport was a hindrance to starting the vacation. (Havaalanındaki uzun bekleyiş tatilin başlamasına engel oldu.)
  19. The company’s bureaucracy was a hindrance to getting things done efficiently. (Şirketin bürokrasisi işleri verimli bir şekilde yapmaya engel oldu.)
  20. The language barrier

was a hindrance to the success of the international business deal. (Dil engeli uluslararası iş anlaşmasının başarısına engel oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.