Hateful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hateful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hateful (Nefret dolu)

Hateful kelimesi bir kişi, düşünce, davranış veya söylemdeki yoğun öfke, kin, nefret ve ayrımcılığı ifade eder. Aşağıda, hateful kelimesinin cümle içinde kullanıldığı 20 örnek cümle verilmiştir:

1. She posted a hateful message on social media. (Sosyal medyada nefret dolu bir mesaj yayınladı.)
2. I refuse to listen to your hateful words. (Nefret dolu sözlerini dinlemeyi reddediyorum.)
3. The politician’s speech was filled with hateful rhetoric. (Politikacının konuşması nefret dolu retorikle doluydu.)
4. It’s hard to believe that someone can be so hateful. (Birinin bu kadar nefret dolu olabileceğine inanmak zor.)
5. The internet can be a breeding ground for hateful comments. (İnternet, nefret dolu yorumlar için bir üreme alanı olabilir.)
6. The vandalism was a hateful act of bigotry. (Vandalizm, nefret dolu bir büyüklük gösterisiydi.)
7. It’s important to speak out against hateful behavior. (Nefret dolu davranışlara karşı konuşmak önemlidir.)
8. The company received hateful messages after their controversial ad aired. (Şirket, tartışmalı reklamlarını yayınladıktan sonra nefret dolu mesajlar aldı.)
9. The bully’s hateful actions caused her victim to feel isolated. (Zorbanın nefret dolu eylemleri, kurbanının kendini yalnız hissetmesine neden oldu.)
10. I don’t want to be around people who are hateful. (Nefret dolu insanlarla birlikte olmak istemiyorum.)
11. The hateful graffiti on the wall was quickly removed. (Duvar üzerindeki nefret dolu grafiti hızlıca temizlendi.)
12. Hateful language is not welcome here. (Nefret dolu dil burada kabul edilmez.)
13. Her hateful comments were hurtful to those around her. (Nefret dolu yorumları, etrafındaki insanlar için inciticiydi.)
14. The racist comments were both ignorant and hateful. (Irkçı yorumlar hem cahil hem de nefret doluydu.)
15. The hateful speech violated the community’s standards of decency. (Nefret dolu konuşma, topluluğun nezaket standartlarını ihlal etti.)
16. Don’t let hateful people bring you down. (Nefret dolu insanlar seni düşürmesine izin verme.)
17. The hateful attitude of some customers made the cashier’s job difficult. (Bazı müşterilerin nefret dolu tutumu, kasiyerin işini zorlaştırdı.)
18. Her hateful gaze made him feel uncomfortable. (Nefret dolu bakışı onu rahatsız etti.)
19. The school has a zero-tolerance policy for hateful behavior. (Okul, nefret dolu davranışlar için sıfır tolerans politikasına sahiptir.)
20. His hateful beliefs were not accepted by the majority

21. Hateful comments have no place in a civil discussion. (Nefret dolu yorumlar, medeni bir tartışmada yer almaz.)
22. The online community was outraged by the celebrity’s hateful tweet. (Çevrimiçi topluluk, ünlünün nefret dolu tweet’ine öfkelendi.)
23. Some people use hateful language to provoke a reaction. (Bazı insanlar tepki çekmek için nefret dolu dil kullanır.)
24. Her hateful behavior towards her coworkers led to her termination. (İş arkadaşlarına karşı gösterdiği nefret dolu davranışlar, işten çıkarılmasına yol açtı.)
25. It’s important to educate children about the dangers of hateful speech. (Çocukların nefret dolu konuşmanın tehlikeleri hakkında bilgilendirilmesi önemlidir.)
26. The political campaign was filled with hateful attack ads. (Politik kampanya, nefret dolu saldırı reklamlarıyla doluydu.)
27. The hateful rhetoric of the group led to violence against minority communities. (Grubun nefret dolu retoriği, azınlık topluluklarına karşı şiddete neden oldu.)
28. Some people mistakenly believe that hateful behavior is acceptable. (Bazı insanlar yanlışlıkla nefret dolu davranışların kabul edilebilir olduğunu düşünürler.)
29. The hate crimes committed against the LGBTQ+ community were shocking and reprehensible. (LGBTQ+ topluluğuna karşı işlenen nefret suçları şok edici ve kınanacak nitelikteydi.)
30. It’s important to stand up against hateful ideologies and bigotry. (Nefret ideolojilerine ve büyüklüklere karşı durmak önemlidir.)