Harsh İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Harsh İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Harsh

Harsh kelimesinin Türkçe anlamı “sert, kaba veya acımasız” olarak ifade edilir. Aşağıda bu kelimeyi içeren 20 örnek cümle bulunmaktadır:

1. The teacher’s harsh criticism left the student feeling discouraged. (Öğretmenin sert eleştirisi öğrenciyi cesaretsiz hissettirdi.)
2. The harsh winter weather made it difficult to go outside. (Sert kış hava koşulları dışarı çıkmayı zorlaştırdı.)
3. The harsh reality is that sometimes life isn’t fair. (Sert gerçek şudur ki bazen hayat adil olmaz.)
4. The harsh lighting in the room made it difficult to relax. (Odadaki sert ışık rahatlamayı zorlaştırdı.)
5. The manager’s harsh tone intimidated the employees. (Yöneticinin sert tonu çalışanları korkuttu.)
6. The athlete had to endure harsh training conditions in order to improve. (Sporcu, gelişmek için sert antrenman koşullarına dayanmak zorunda kaldı.)
7. The harsh chemicals in the cleaning products made her hands dry and cracked. (Temizlik ürünlerindeki sert kimyasallar ellerinin kurumasına ve çatlamasına neden oldu.)
8. The harsh punishment for the crime was a life sentence in prison. (Suç için sert ceza, ömür boyu hapis cezasıydı.)
9. The harsh truth was that they couldn’t afford to go on vacation this year. (Sert gerçek şuydu ki bu yıl tatile çıkacak kadar paraları yoktu.)
10. The harsh winds knocked over the trees in the park. (Sert rüzgarlar parktaki ağaçları devirdi.)
11. The harsh glare from the sun made it hard to see. (Güneşten gelen sert parıltı görmeyi zorlaştırdı.)
12. The harsh words she spoke to him were unforgivable. (Ona söylediği sert sözler affedilemezdi.)
13. The harsh treatment he received from his boss caused him to quit his job. (Patronundan aldığı sert muamele işinden istifa etmesine neden oldu.)
14. The harsh reality of the situation was that they were going to have to sell their house. (Durumun sert gerçeği evlerini satmak zorunda kalacaklarıydı.)
15. The harsh terrain made the hike difficult and dangerous. (Sert arazi yürüyüşü zor ve tehlikeli hale getirdi.)
16. The harsh medication made her nauseous and dizzy. (Sert ilaç mides

bulantısı ve baş dönmesine neden oldu.)
17. The harsh criticism he received from his peers made him doubt his abilities. (Arkadaşlarından aldığı sert eleştiri yeteneklerine olan güvenini sarsmıştı.)

18. The harsh reality was that the company was going bankrupt. (Sert gerçek şuydu ki şirket iflas ediyordu.)
19. The harsh punishment for breaking the law is a fine or imprisonment. (Kanunu çiğnemek için sert ceza para cezası veya hapis cezasıdır.)
20. The harsh sound of the alarm woke her up abruptly. (Alarmın sert sesi onu aniden uyandırdı.)

Bu cümlelerde “harsh” kelimesi, sert bir eleştiri, zorlu hava koşulları, gerçekçi bir durum, acımasız bir muamele veya sert bir ton gibi birçok farklı şekilde kullanılmıştır.