Handle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Handle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Handle İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Kolu, tutacak, sapı veya işleve göre bir şeyi tutmak veya kullanmak için kullanılan parçayı ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. Please use the handle to open the door. (Lütfen kapıyı açmak için kulpu kullanın.)
  2. He grabbed the handle of the sword and pulled it out of the sheath. (Kılıcın sapına sarıldı ve kınından çıkardı.)
  3. The suitcase handle was broken, so I had to carry it by the straps. (Bavulun sapı kırıldı, bu yüzden kayışlarından tutarak taşımak zorunda kaldım.)
  4. Can you help me carry this box? It’s too heavy for me to handle alone. (Bu kutuyu taşımama yardımcı olabilir misin? Tek başıma halletmek benim için çok ağır.)
  5. The company is struggling to handle the influx of new orders. (Şirket, yeni siparişlerin akınıyla başa çıkmakta zorlanıyor.)
  6. She couldn’t handle the pressure of the job and quit after just two weeks. (İşin baskısını kaldıramadı ve sadece iki hafta sonra istifa etti.)
  7. The doctor prescribed medication to help her handle her anxiety. (Doktor, kaygısını kontrol altında tutmasına yardımcı olmak için ilaç reçete etti.)
  8. I don’t think I can handle another disappointment. (Başka bir hayal kırıklığını kaldıramayacağımı düşünmüyorum.)
  9. He has a good handle on the latest technology trends. (Son teknoloji trendlerini iyi anlıyor.)
  10. She carefully lifted the lid by the handle. (Sapıyla dikkatlice kapağı kaldırdı.)
  11. I’ll need to tighten the handle on this screwdriver before I can use it. (Bu tornavidanın sapını sıkılaştırmam gerekecek, kullanmadan önce.)
  12. The mug handle was too hot to touch. (Bardak kulpu dokunmak için çok sıcaktı.)
  13. I can handle criticism, but please be constructive. (Eleştiriyi kaldırabilirim, ama lütfen yapıcı olun.)
  14. He used his fishing rod’s handle to pull in the big catch. (Büyük balığı çekmek için olta sapını kullandı.)
  15. The company hired additional staff to help handle the holiday rush. (Şirket, tatil yoğunluğuyla başa çıkmak için ek personel işe aldı.)
  16. Can you give me a hand with this? It’s too much for me to handle alone. (Bana bununla yardımcı olabilir misin? Tek başıma halledemeyeceğim kadar fazla.)
  17. He had a firm handle on the situation and was

able to defuse the tense atmosphere. (Durumu sıkıntısız bir hale getirmek için sıkı bir kontrolü vardı.)

  1. The knife handle was slippery, making it difficult to use. (Bıçak kolu kaygan olduğundan kullanması zordu.)
  2. She carefully adjusted the handlebars of her bike before setting off. (Bisikletinin gidonlarını dikkatlice ayarladıktan sonra yola çıktı.)
  3. The company is trying to handle the fallout from the scandal. (Şirket, skandalın yarattığı olumsuz sonuçlarla başa çıkmaya çalışıyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.