Handle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Handle İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Kolu, tutacak, sapı veya işleve göre bir şeyi tutmak veya kullanmak için kullanılan parçayı ifade eder.
Örnek Cümleler:
- Please use the handle to open the door. (Lütfen kapıyı açmak için kulpu kullanın.)
- He grabbed the handle of the sword and pulled it out of the sheath. (Kılıcın sapına sarıldı ve kınından çıkardı.)
- The suitcase handle was broken, so I had to carry it by the straps. (Bavulun sapı kırıldı, bu yüzden kayışlarından tutarak taşımak zorunda kaldım.)
- Can you help me carry this box? It’s too heavy for me to handle alone. (Bu kutuyu taşımama yardımcı olabilir misin? Tek başıma halletmek benim için çok ağır.)
- The company is struggling to handle the influx of new orders. (Şirket, yeni siparişlerin akınıyla başa çıkmakta zorlanıyor.)
- She couldn’t handle the pressure of the job and quit after just two weeks. (İşin baskısını kaldıramadı ve sadece iki hafta sonra istifa etti.)
- The doctor prescribed medication to help her handle her anxiety. (Doktor, kaygısını kontrol altında tutmasına yardımcı olmak için ilaç reçete etti.)
- I don’t think I can handle another disappointment. (Başka bir hayal kırıklığını kaldıramayacağımı düşünmüyorum.)
- He has a good handle on the latest technology trends. (Son teknoloji trendlerini iyi anlıyor.)
- She carefully lifted the lid by the handle. (Sapıyla dikkatlice kapağı kaldırdı.)
- I’ll need to tighten the handle on this screwdriver before I can use it. (Bu tornavidanın sapını sıkılaştırmam gerekecek, kullanmadan önce.)
- The mug handle was too hot to touch. (Bardak kulpu dokunmak için çok sıcaktı.)
- I can handle criticism, but please be constructive. (Eleştiriyi kaldırabilirim, ama lütfen yapıcı olun.)
- He used his fishing rod’s handle to pull in the big catch. (Büyük balığı çekmek için olta sapını kullandı.)
- The company hired additional staff to help handle the holiday rush. (Şirket, tatil yoğunluğuyla başa çıkmak için ek personel işe aldı.)
- Can you give me a hand with this? It’s too much for me to handle alone. (Bana bununla yardımcı olabilir misin? Tek başıma halledemeyeceğim kadar fazla.)
- He had a firm handle on the situation and was
able to defuse the tense atmosphere. (Durumu sıkıntısız bir hale getirmek için sıkı bir kontrolü vardı.)
- The knife handle was slippery, making it difficult to use. (Bıçak kolu kaygan olduğundan kullanması zordu.)
- She carefully adjusted the handlebars of her bike before setting off. (Bisikletinin gidonlarını dikkatlice ayarladıktan sonra yola çıktı.)
- The company is trying to handle the fallout from the scandal. (Şirket, skandalın yarattığı olumsuz sonuçlarla başa çıkmaya çalışıyor.)
Hemen Yorum Yaz