Hallucination İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hallucination İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hallucination

Hallucination, gerçekte olmayan şeyleri görmek veya hissetmek anlamına gelir. Bu durum genellikle psikolojik veya nörolojik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar.

Örnek cümleler:

  1. She had a hallucination that there were spiders crawling all over her body. (Onun vücudunda örümceklerin gezindiği şeklinde bir halüsinasyonu vardı.)
  2. The patient experienced visual hallucinations after taking the medication. (Hasta ilaç aldıktan sonra görsel halüsinasyonlar yaşadı.)
  3. Some people have reported auditory hallucinations while taking psychedelic drugs. (Bazı insanlar psikedelik ilaçları alırken işitsel halüsinasyonlar yaşadıklarını bildirdiler.)
  4. He was diagnosed with schizophrenia due to his frequent hallucinations. (Sık halüsinasyonları nedeniyle şizofreni teşhisi konuldu.)
  5. The artist claimed that his hallucinations inspired his latest artwork. (Sanatçı son eserinde halüsinasyonlarının ilham verici olduğunu iddia etti.)
  6. The hallucinations caused by the disease made it difficult for her to distinguish reality from fantasy. (Hastalığın neden olduğu halüsinasyonlar gerçeği hayalinden ayırt etmesini zorlaştırdı.)
  7. Some people with sleep disorders may experience hypnagogic hallucinations. (Uyku bozukluğu olan bazı insanlar hipnagojik halüsinasyonlar yaşayabilirler.)
  8. The man’s drug addiction led to frequent hallucinations and delusions. (Adamın uyuşturucu bağımlılığı sık halüsinasyonlar ve yanılsamalara neden oldu.)
  9. She experienced olfactory hallucinations, sensing a strange smell that wasn’t actually present. (Olfaktör halüsinasyonlar yaşadı, gerçekte olmayan garip bir koku hissetti.)
  10. The patient’s hallucinations improved after receiving treatment for their underlying condition. (Hastanın altta yatan durumlarına yönelik tedavi aldıktan sonra halüsinasyonları iyileşti.)
  11. The artist’s hallucinations were so vivid that they began to influence his daily life. (Sanatçının halüsinasyonları o kadar canlıydı ki günlük hayatını etkilemeye başladı.)
  12. The man’s hallucinations were a result of a traumatic event he experienced as a child. (Adamın halüsinasyonları, çocukken yaşadığı travmatik bir olayın sonucuydu.)
  13. Some people with bipolar disorder may experience hallucinations during manic episodes. (Bipolar bozukluğu olan bazı insanlar manik epizodlar sırasında halüsinasyonlar yaşayabilirler.)
  14. The patient’s hallucinations made it difficult for them to function in everyday life. (Hastanın halüsinasyonları, günlük yaşamda işlevini yerine getirmesini zorlaştırdı.)
  15. The woman’s hallucinations were a side effect of the medication she was taking.
  1. The man’s hallucinations were so intense that he believed they were real. (Adamın halüsinasyonları o kadar yoğundu ki gerçek olduğuna inandı.)
  2. Some people with Parkinson’s disease may experience hallucinations as a side effect of medication. (Parkinson hastalığı olan bazı insanlar, ilaçların yan etkisi olarak halüsinasyonlar yaşayabilirler.)
  3. The woman’s hallucinations were a result of a brain injury she sustained in a car accident. (Kadının halüsinasyonları, bir araba kazasında aldığı beyin yaralanmasının sonucuydu.)
  4. The man’s hallucinations were triggered by stress and anxiety. (Adamın halüsinasyonları stres ve anksiyeteden kaynaklanıyordu.)
  5. The patient’s hallucinations were so disturbing that they required immediate medical attention. (Hastanın halüsinasyonları o kadar rahatsız ediciydi ki acil tıbbi müdahale gerektirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.