Güneydoğu Asya dilleri, Güneydoğu Asya’da ve Hindistan’ın doğusunda konuşulan 150 kadar dilin oluşturduğu dil ailesidir. Bu diller içinde kültürel bakımdan en önemlileri ve bilinen tarihleri en eski olanları Vietnam, Khmer ve Mon dilleridir. Khmer dili temel olarak Kamboçya’da, Mon diliyse Tayland ve Myanmar’da (Birmanya) konuşulur. Bu öbek içinde yalnızca, aynı zamanda en çok konuşulan diller olan Vietnam ve Khmer dilleri ulusal dildir. Vietnam ve Kamboçya’da azınlık dillerini konuşanlar, gitgide ulusal dilleri de öğrenmek zorunda kalmaktadır. Güneydoğu Asya dil ailesi kendi içinde üç kola ayrılır: Hindistan’ın doğusunda konuşulan Munda dilleri, Andaman Denizindeki Nicobar Adalarında konuşulan Nicobar dilleri ve Güneydoğu Asya’da konuşulan Mon-Khmer dilleri.
Güneydoğu Asya dilleri büyük çeşitlilik gösterir. Mon-Khmer öbeği 12, Nicobar öbeği dört, Munda öbeği de üç kola ayrılır. Bu çeşitliliğe karşın, yakın geçmişte yapılan araştırmalar Güneydoğu Asya dillerinin ortak bir kökenden türemiş olduğunu ortaya koymuştur. Ama bu üç alt ailenin bir ilkdilden (protodil) ne zaman ayrıldığını belirlemek güçtür. Yalnızca Mon-Khmer dillerine uygulanan istatistiksel dil tarihlendirme teknikleri, bu alt ailenin 12 kola 3 ya da 4 bin yıl önce ayrıldığını göstermektedir. Güneydoğu Asya dilleriyle başka dil aileleri arasındaki ilişkileri ortaya koymak amacıyla pek çok çalışma yapıldı. İlk olarak 1906’da Wilhelm Schmidt, Güneydoğu Asya ve Malezya-Polinezya dil ailelerini, bir üst dil ailesi içinde sınıflandırmayı önerdi. Ama bilinmeyen tarihöncesi dönemlere uzanan bu kuramın geçerliliğini kanıtlamak güçtü.
Güneydoğu Asya dil ailesinin hangi dilleri içerdiği de epeyce tartışıldı. Schmidt, Vietnam dilini bu aile içinde değerlendirmezken, başka araştırmacılar da Munda öbeğini dışarıda tutuyordu. Oysa son zamanlarda yapılan araştırmalar, her ikisinin de Güneydoğu Asya dil ailesinden olduğunu gösterdi. Bu ailedeki çok sayıda dil, önceleri yalnızca coğrafi dağılım temelinde sımflandırılmıştı ve bu sınıflandırma dillerin köken ilişkileri hakkında pek az şey açıklıyordu. Son sınıflandırma çalışmalarında, diller arasında dil tarihlendirme yöntemiyle belirlenen benzerlikler temel alınmaktadır.
Bu diller içinde yaygın olmayanları hiçbir zaman yazıya geçirilmemiş, bazıları ise ancak son zamanlarda yazıya dökülmüştür. Mon ve Khmer dillerinin harf biçimleri ve yazı ilkeleri, bir zamanlar Güneydoğu Asya’da kullanılan Hint alfabelerinden alınmadır. Bu alfabeler, her dilin özel gereksinmelerini karşılayacak biçimde değişikliğe uğramıştır. En eski yazıtlar İS 6. yüzyıldan (Eski Mon dili) ve IS 7. yüzyıl başlarından (Eski Khmer dili) kalmadır. Myanmar, Tayland ve Kamboçya’daki pek çok anıtta bu döneme ait yazıtlara rastlanır. Khmer harflerini daha sonra Taylar (Daylar) almış, Birmanlar da yazı sistemlerini geliştirirken Mon harflerini kullanmışlardır. Bin yıl boyunca Çin’in bir eyaleti olan Vietnam’da resmî yazışmalarda Çince kullanılırdı. Vietnam dili ilk kez yazıya döküldüğünde de, Çince karakterlerin değiştirilmiş biçimleri kullanıldı. Daha sonra bunun yerini 1650’de kullanılmaya başlayan ve Vietnam dilinin kendine özgü seslerini ve titremlerini gösteren bir Latin alfabesi aldı.
Munda öbeğine bağlı diller Hint dillerinin, Vietnam dili ise Çincenin güçlü etkisinde kaldığından, öteki Güneydoğu Asya dillerinden çok farklı özellikler kazanmışlardır. Bu nedenle ikisini de Güneydoğu Asya dillerinin yapısına ilişkin genellemelerin dışında tutmak gerekir.
Güneydoğu Asya dillerinin, başka dillerde pek görülmeyen ölçüde geniş bir ana ünlü dağarcığı vardır. Bir dilde 30-35 farklı ünlü bulunabilir. Bazı durumlarda bu ünlüler uzunluklarıyla ayırt edilir; aynı nitelikte olmakla birlikte normal ve kısa uzunluktaki iki ünlü birbirinden farklıdır. Bu dillere özgü bir başka özellik, ses niteliği, yani ses perdesi açısından farklı olan iki ünlü kümesi arasındaki ayrımdır. Bu aileye bağlı bazı dillerde bir dizi soluklu ünsüz vardır. Mon- Khmer dillerinde iç patlamalı ünsüzler, yani havayı içeri çekip emme etkisiyle çıkartılan sesler, ayrıca gırtlak vuruşlarının ardından gelen genizsil sesler ve akıcı ünsüzler bulunur.
Güneydoğu Asya dillerinde önekler ile içeklere sık rastlanır; sonek ise Nicobar dilleri dışında yoktur. Aynı önekin birden çok işlevi olabilir. Güneydoğu Asya dillerinde ayrıca “anlatımsal” adı verilen özel bir sözcük sınıfı da vardır. Bunlar duyu izlenimlerini ve duyguları, çoğu zaman sinesteziyi (bir duyu organına yapılan uyarının bir başka duyu organıyla algılanması) andıran simgelerle betimleyen belirteç tümcecikleridir. İnce sözcük oyunları, bu izlenimci dil kullanımının çeşitliliğini artırır.
Sözdizim özellikleri arasında, “imek” koşacının olmaması ve eylemi yapanın özne olarak belirtilmediği ergatif yapıların yaygınlığı sayılabilir. Ayrıca, saygı ya da yakınlık derecesini ya da konuşanın kanı, beklenti ya da niyetini gösteren ve tümcenin sonuna getirilen ilgeçler de vardır.
Her dilin sözcük dağarcığı o dilin tarihini yansıtır. Dış etkilere en kapalı olanları dışında, bu dillere aktarma sözcüklerin kolayca girdiği görülür. Vietnam dilinde Çinceden, Mon ve Khmer dillerinde ise Pali ve Sanskrit dillerinden alınma sözcükler vardır. Güneydoğu Asya dillerinin asıl sözcük dağarcığının çoğu, bu diller içinde kaybolmuştur. Dışarıya daha kapalı olan yağmur ormanlarında ve dağlık bölgelerde konuşulan dillerde ise asıl sözcük dağarcığı daha iyi korunmuştur; ama bu diller de değişime uğramaktadır. Sözcük oyunları ve anlatımsal türetmeler sözcük dağarcığını genişletmekte ve komşu dillerden sözcük alınabilmektedir. Sözcük dağarcığı tabular yüzünden de değişmeyi sürdürmektedir. Örneğin gerçek adı söylenemeyen bir hayvandan söz ederken eğretilemeler ya da takma adlar kullanılmakta, bu yeni ifadeler de sonunda kullanılamaz hale gelmekte ve bir kez daha yeni bir ad uydurulmaktadır. Bu süreç, Nicobar dilleri gibi birbirine çok yakm dillerin sözcük dağarcıklarının büyük ölçüde farklılaşmasına neden olabilmektedir.
Hemen Yorum Yaz